Kader İnancının İnsan Hayatı Üzerindeki Etkileri Nedir? – 1

By | 15 Nisan 2015

kader-inancinin-insan-hayati-uzerindeki-etkileri-nedir-1Kâinatta Hakim Olan İlâhî Program Açısından

Her şeyden önce, kadere iman, tesadüf düşüncesini ortadan kaldınr Materyalizm gibi felsefî akımların düşünceleri, son derece mükemmel bir nizamın hakim olduğu kâinatın bir tesadüfler zinciri neticesinde bugünki. hâline geldiği noktasında odaklaşmaktadır. Müslümanları, bu çeşit yanlış düşüncelerden yalnızca kader inancı kurtaracaktır. Çünkü ‘kadere imar etmek’ demek, kâinatta tesadüflere yer olmadığına iman etmek demektir Nitekim varlıkta hiçbir şeyin tesadüflere bağlı olmayıp, bir plân ve programa tâbi olduğu Kur’ân’da açıkça ifade edilen bir gerçektir:
“Allah’ın yanında her şey bir ölçüye göredir.”(Ra’d sûresi, 13/8)

“Muhakkak ki, biz her şeyi bir kaderle yaratmışızdır.” (Kamer sûresi, 54/49)

Kâinatta en küçüğünden en büyüğüne kadar, her şeyde bir düzen müşahede etmekteyiz. Tabiata Yaratıcı tarafından konulan kanunlar, İlâhî kaderin (ilâhî programın) birer parçasıdır; bu kanunların hepsi kader dairesinde cereyan etmekte ve bunların kaderlerinde Kur’ân’ın ifadesiyle bir değişiklik görülmemektedir: “Allah’ın yaratmasında bir değişiklik bulamazsın.” (Rum sûresi, 30/30)

Bu esasa göre, Cenab-ı Hak, kâinattaki her şeyi ezelde tespit ettiği ilâhî plân ve yüce nizama göre idare etmektedir. O hâlde âlemde vaki olan maddî, manevî her türlü hâdise, maksatsız ve gayesiz olarak rastgele meydana gelmemektedir. Her şey, Allah’ın her şeyi kuşatan ezelî ilmi, mutlak irade ve sonsuz kudretiyle ilâhî nizam ve plâna uygun olarak yaratılmaktadır. Allah’ın kazası, kaderine daima uygun olarak tecelli etmektedir. Aksi hâlde, kâinatın nizam ve düzeni bozulur, varlığı devam edemezdi. Bu yönüyle kaderin ispatı, tevhidin ispatı olmaktadır. Nitekim bir hadis-i şerifte de “Kadere iman tevhidin nizamıdır.” denilerek, bu esasın, tevhid akidesiyle doğrudan alâkalı olduğuna dikkat çekilmiştir.

Kısaca, kader inancı, -determinizmde olduğu gibi- kâinatta meydana gelen bütün hâdiselere, ‘sebeplerin doğurduğu neticeler’ nazarıyla bakmaya engel olur ve bizi determinist bir düşünceden alıkoyup, her şeyin arkasında bir hikmet ve kudret elinin daima tasarrufta bulunduğunu bildirir.