Gece Namazına Kalkmayı Kolaylaştıran Şeyler Nelerdir?

By | 25 Mart 2015

gece-namazina-kalkmayi-kolaylastiran-seyler-nelerdir     Helâl yemek, tehdid korkusu ve vaad edilene nail olma ümidiyle besinde sebat etmek, şüpheli yiyecekleri yemekten ve günahlarda ısrar etmekten kaçınmak. Dünya kaygısını da, ölümü yâd etmek, âhireti ve öldükten sonra karşılacağı şeyleri düşünmek sûretiyle aklından uzamalıdır.
Birisi Hasan-ı Basrî’ye “Saıd’in babası! Ben sıhhat ve âfıyet içinde tıyorum ve geceleyin ibadet etmeyi ve arınmayı da istiyorum; neyler kalkmam bir türlü nasip olmuyor. Bunun sebebi ne olabilir?” diye sorunca  Hasan-ı Basrî, “Senin günahların bağlamış da ondan” demiştir.
Sevrî (rh.a.) “İşlediğim tek bir günah yüzünden tam on beş gün gece  ibadetinden yoksun kaldım” deyince “Nedir o günah?” diye soruldu. O zaman Sevrî, şöyle cevap verdi: “Ağlayan birini gördüm ve ‘Riyakar  n’olacak!’ dedim.”

Hasan-ı Basrî şöyle derdi:

“Kul, öyle bir günah işler ki onun yüzünden hem gece ibadetinden, de gündüzleri oruç tutmaktan yoksun kalır.”

Denilmiştir ki:

“Nice lokma var ki gece ibadetine mani olur; nice bakış var ki bir sure  okumaktan yoksun bırakır: Kul öyle bir lokma yer veya öyle bir şey ki bir yıllık gece ibadetinden mahrum kalır. Kişi kendisinin ne yap madiğim güzelce gözden geçirince neyi fazla neyi eksik yaptığının na vanr. Yaptıklannı güzelce gözden geçirebilmek İse günahların na bağlıdır.”

Ebû Süleymân (rh.a.) şöyle demiştir:

“Kişi cemaatle namaz kılmayı, işlediği bir günah yüzünden kaçırır.

Yine o şöyle derdi:
“Geceleyin ihtilâm olmak (yani cünüblükle sonuçlanan bir rüya görmek) kişiye verilmiş bir cezadır; cünüblük ise (ibadetten) uzaklık demektir.”
Az yemek ve içmek ve dolayısıyla midenin boş olması da geceleyin ciGrdne kalkmayı kolaylaştıran şeylerdendir. Çünkü Avn b. Abdullah rivayet ederdi:
İsrailoğullan’nda ibadete düşkün insanlar vardı. Omçlanm açtıklannda birisi ayağa kalkarak “Çok yemek yemeyin; çünkü çok yediğinizde çok uyursunuz; çok uyuduğunuzda ise az namaz kılarsınız” derdi.

Denilmiştir ki:

“Çok uyumak, çok su içmekten kaynaklanır.”

Yine denilmiştir ki:

“Sıddık kullardan yetmiş kişi çok uyumanın çok su içmekten kaynaklandığı konusunda söz birliği etmişlerdir.”

Gece kalkabilmek için ayrıca kalbinden kaygıyı, tasayı, hüznü ve daimi  uyanıklığı eksik etmemelidir. Kalbi bu düşüncelerle canlandırmalı ve melekut âlemi üzerinde aralıksız düşünmelidir. Gündüzleri biraz kestirmeli  ve bedenini gündelik işlerle çok fazla yormamalıdır. Dilerse gecenin başında  uykusu gelinceye kadar durup sonra uyur, sonra uyanınca takar ve ardından uykusu gelince tekrar uyur ve gecenin sonunda bir âtz kalkar. Böylece geceleyin iki kez uyumuş ve iki kez de ibadet için kaknış olur ve bu yolla geceye karşı mücadele vermiş olur ki bu, amellerin en zorlarından olup huzur, yakaza (uyanıklık), fikir ve tezekkür sahiplerinin halidir.

Dunun Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) âdeti olduğu da söylenmiştir.

Âbid bir kul, ibadet ve uykularını bundan daha çok kez de yapabilir: Saçak gece ibadeti ile uyku arasındaki dengeyi tam tutturabilmek sadece Hz. Peygamber’in (s.a.v.) başarabileceği bir şeydir. Çünkü onun bi daima uyanıktır. Allâh’tan gelen bir vahiy ile emre ve yasağa muhatap olabilir, uyandırılıp uyuyabilir, sağa sola çevrilip hareket ettirilebilir. Hâsılı bu, bir tek Hz. Peygamber’e (s.a.v.) özgüdür.
Gece ibadetini yapan kişinin gecenin sonunda uyuması iki sebepten dolayı güzel olur:

Birincisi, bu vakitte uyumak sabahleyin erken vakitte basacak ola uykuyu giderir. Sabah vaktinde uyumak ise hoş değildir. Bundan dolayı uykusu gelen kişinin sabah namazından sonra uyumasını emrederler ve namazdan önce uyumasını yasaklarlar. Nitekim Allâh Rasûlü’nün (s.anc sabah namazlarından sonra kısa bir süre kestirdiği nakledilmiştir.

İkincisi ise gecenin sonunda uyumak yüzdeki sarılığı giderir. Uyku ya karşı direnip uyumayınca yüzdeki bu sanlık olduğu gibi kalır. Bunda sakınılması gerekir; çünkü bu kapalı bir kapıdır, içteki gizli arzuyu ortaya çıkarır ve gizli şirk sayılır. Zira böyleleri insan içine çıktıklarında yüzlerinin sarı olmasından dolayı çabucak belli olurlar ve geceleyin uyumadıkları, oruç tuttukları ve Allâh’tan korktukları vehmine kapılanın Gizli şirkten  riyadan ve bunları gösteren her türlü emareden Allâh’a sığınırız.

Geceleyin çok su içmemelidir; çünkü daha önce de söylediğimiz j bi bu, uyku getirir ve yüzün sararmasına sebep olur. Bundan özellikle ı gecenin son diliminde ve uykudan uyanıldığında kaçınılmalıdır. Naklet diğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) gecenin sonunda vitir namazını kılı ca Bilâl gelip kendisini çağırıncaya dek sağ yanı üzerine yatardı. Bilâl a çağınnca onunla birlikte namaza çıkardı.
Selef âlimleri, vitir namazından sonraki bu yatışı müstehab kah ederlerdi. Hatta Ebû Hüreyre ve ona tabi olan bazılan bu yatışı sünı kabul etmişlerdir.

Bu yatışı müstehab kabul etmişlerdir; çünkü o, müşahede ve huzur  ehli için bir ikramdır. Bu uykuda melekût âlemi onlara keşfolur, Allâh’ güç ve kudretini gösteren pek çok bilgiye mazhar olurlar, güzel hikmet ve ilime erişirler. Müşahede aleminde algılayamadıklan nasiplerden, kısmetlerden  ve bütün bilinmezleri bilen (allâmu’l-guyûb) Allâh’ın kendileri için  hazırladığı şeylerden haberdar olurlar. Amel ve mücâhede ehli içinse bu uyku bir dinlenme ve sükûna ermedir. Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.v.) gece ve gündüz ibadetlerini düzenli olarak yapanların istirahat edebilmeleri için, sabah vaktinin girmesinden güneşin doğması ânına kadar ve bir de ikindi namazından sonra güneşin batma ânına kadar namaz kılmayı yasaklamıştır.

Avnca gece namazlarında iki rekâtlık namazların arasında yüz tesbih çekilmesini müstehab görmüşlerdir; çünkü bu da bir sonraki namazı kılmaya yardımcı olur ve organları dinlendirir, aynca ayakta durmaktan kaynaklanan bıkkınlığı giderir ve teheccüd ve namazı sevdirir. Bu tesbih ile, “Gecenin bir bölümünde ve sabaha doğru yıldızların kaybolduğu vakitte de O’nun şanını yücelt/O’nu teşbih et” ve “Gecenin bir bölümünde her secdenin  ardından da onun şanını yücelt/O’nu teşbih et” ayetlerinin gereğini de yapmış olur.
Uyku veya başka bir meşgale sebebiyle gece namazını kılamayan kişi doğduktan yükselinceye kadar bu namazı kaza ederse geceleyin tam vaktinde kılmış gibi ecir alır.
Ömer İbnü’l-Hattâb’ın (r.a.) Allâh Rasûlü’nün şöyle buyurduğunu işittiği nakledilmiştir:
“Öğle vakti girdikten sonra öğlenin farzından önce kılınacak dört rekât, seher vaktinde kılınan ona denk bir namaz gibi sayılır. ”
Hz. Ömer’den gelen bir diğer rivayet ise şöyledir:
“Geceleyin uyuduğu veya unuttuğu için hizbini okuyamayan bir kişi sabah namazından sonra öğle vaktine değin onu okursa geceleyin okumuş gibi sevap alır.”

Seleften birinden şöyle nakledilmiştir:

Muhammed’in ailesinin görüşü şu konuda birleşmiştir: Geceleyin o âdet edindiği virdini veya namazını öğle vaktinden önce okuyan v lan kişi onu geceleyin kılmış gibi sevap alır. Buna da imkânı olm ve ikindi namazları arasında yapar. Allâh (c.c.) şöyle buyurmuş “Allâh, tefekkür etmek veya şükretmek isteyenler için gece ile birbirinin yerine saymıştır. ”
Bütün bu rivayetlerden ortaya çıkıyor ki gece ibadetleri beş
1) Akşam ile yatsı namazı arasında kılınan,
2) Yatsı namazından sonra uyuyuncaya kadar yapılan,
3) Gecenin ortasında ifa edilen,
4) Gecenin son üçte birinde ifa edilen,
5) Seher vaktinin sonundan ikinci tanın doğuşuna (yani sabah namazı vaktinin girişine) kadar olan ki bu ibadet, namaz değil: istiğfâr ve ibret almak için yapılan tefekkürdür. Çünkü bu te namaz kılan kişi, kendisi namazda iken sabah namazı vaktinin girmeyeceğinden emin olamaz. Bu vakitte namaz kılmak saklanmıştır. Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle muştur:
“Gece namazı ikişer rekât olarak kılınır. Sabah namazının vat meşinden korktuğun zaman bir rekât daha ekle ve böylece kıl namaz tek rekâtlı olsun. ”
Ancak kişi uyuya kaldığı için vitir ve gece namazını kılanr zaman bu vakitte de olsa namazını kılar. Nitekim bunu vitir namazını anlatırken söylemiştik.