Özel Olarak Peygamberimiz’e Soru Sormaya Gelmeleri

By | 15 Temmuz 2014

feraceler

 

kimbuadamHazreti Aişe validemiz, Ensar kadınları hakkındaki bir hayretini şöyle dile getirir:

“Ensar kadınları ne hoş, hayâlan, soru sorarak ilim öğrenmelerine mani ol­muyor!” İşte bu kadınlardan biri olan, Hazreti Enes’in annesi Ümmü Süleym, Peygamberimiz’e gelmiş ve “Allah, hak olan bir meseleyi açıklamaktan çekin­mez. Bu yüzden ben de çekinmeden soruyorum.” deyip kadınların gusül abdesti alması konusunu soruvermiş, Allah Resûlü de güzelce açıklamıştı. Hadisi bize

 

rivayet eden Ümmü Seleme validemiz merakını yenemeyerek “kadınlara da mı gusül gerekiyor” diye sormuş Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem ona da aynı açıklıkla cevap vermişti.

Açıklama:

Bu rivayetten anlaşılıyor ki, Allah Resûlü’ne kadınlar da gelip soru soruyor­lar ve O, sordukları her mevzuya anlayacakları en güzel şekilde cevap veriyor ve onları memnun ediyordu.

  •  Âişe Validemiz radıyallâhu anh: Allah Resûlü’nün hanımları arasında ilme düşkünlüğü ile bilinenlerin en önde geleni Hazreti Aişe validemizdi. O kadar ki, “bilmediği bir konuyu duyduğunda, onu iyice anlayıncaya kadar sormaya devam ederdi.” Ebu Musa el Eşari anlatıyor: “Allah Resûlü’nün arkadaşları olarak ne zaman bir hadîsi anlamada problem yaşasak, hemen Aişe’ye sorardık. Kendisi bize o konuda mutlaka bir bilgi sunardı.” Rivayetten de anlaşıldığı gibi, Aişe validemizin hadislere vukufiyeti fevkalade ileri idi. Huzuruna gelen bir soru veya problemi, hemen bir hadisle veya bir te’ville (yorumla) hallediveriyor- du. Hatta bazı yanlış anlaşılan veya eksik rivayet edilen hadisleri, Hazreti Aişe validemiz tamamlamış ve bizi yanlış anlamalardan kurtarmıştır.
  •  Allah Resûlü -sallallâhu aleyhi vesellem- Hazreti Aişe hakkında şöyle buyur­muşlardır: “Peygamber hanımları da dahil eğer ümmetimin kadınlarının ilmi Aişe’nin ilmiyle kıyas edilecek olsa, Aişe’nin ilmi daha fazladır.”

Mekke’nin âlimi olan Ata ibni Rabah, Âişe validemizin ilmine olan hayran­lığını şöyle ifade eder:

“O, insanların en fakihi, en âlimi, görüşü en güzel olanıdır.” Ayetlerin iniş sebebini en iyi bilenlerden biri olan Âişe validemiz, Hazreti Ömer ve Haz­reti Osman zamanında fetvalar da veriyordu. Hazreti Ömer ve Hazreti Osman -radıyallâhu anh-, sünnetle alakalı bazı sorular için Hazreti Âişe validemize elçiler gönderiyorlardı.

Rivayete göre, Peygamberimiz’in hanımlan hadisleri çok iyi ezberliyorlardı. Bilhassa Hazreti Âişe validemiz ile Ümmü Seleme validemiz bu konuda önde idi.

Hafsa Validemiz -radıyallâhu anh-: Hafsa Validemiz yirmi yaşlarında Peygam­ber Efendimiz’le evlenmiş ve 60 hadis rivayet etmiştir. Kendisinden de karde­şi Abdullah b. Ömer, yeğeni Hamza, kadın hizmetçisi Safiye, Harise b. Vehb, Ümmü Mübeşşir gibi sahabiler rivayette bulunmuşlardır. Dikkat edilirse, kendi­sinden rivayet edenler arasında kadınlar vardır ve o kadınlardan biri de hizmet­çisidir. İslâm, kadın hizmetçiye dahi ilim öğretme imkânı sunmuş, bununla da kalmayıp o ilmi başkalarına nakletmesini de tavsiye etmiştir.

Hafsa Validemiz radıyallâhu anhâ, belagat ve fesahat sahibi, eli kalem tu­tan bir kadındı. Babası Hazreti Ömer’in vefatından sonra müslümanlara hitaben yapmış olduğu bir konuşma vardır ki, gayet edîbânedir. Cahiliyede Şifa Adeviye isimli kadından yazmayı öğrenmişti. Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesel­lem kendisiyle evlendikten sonra, Şifa Adeviye’den Hafsa Validemize hüsn-ü hattı ve süslemeyi de öğretmesini istemişti.

Her hanımın, kendi evini birer okul, birer mescit haline getirmesi, dinimizin istediği, en azından tavsiye buyurduğu bir kutlu vazifedir. Anneler, çocuklannı böyle bir ortamda büyüttüklerinde, rûhu, aklı, kalbi Allah marifetiyle dolmuş, ibadet, zikir ve ahlâk-ı âliyeyle doymuş bir nesil yetişecektir. Esasen, bir annenin dünyada en büyük hizmeti ve insanlığa en güzel armağanı da budur: Kendi dinini yaşayan ve haliyle-diliyle dininin güzelliklerini başkalarına da yaşatmanın heyecanını duyan bir evlat yetiştirmek…

Ümmü Seleme validemiz, okul öğretmenine haber göndererek, Kur’ân öğ­retmek üzere kendisine çocuk göndermesini istemişti. Yukarıda da geçtiği üzere hadisleri en iyi ezberleyenlerden biriydi o.

Netice

Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem’inkavlen ve fiilen teşvikçisi olduğu kadın eğitimi, İslâm’da en güzel şekilde tatbik edilmiş ve kadın hiçbir zaman bu hakkın­dan mahrum bırakılmamıştır. Peygamberimiz’in eşleri, sahabe hanımlar ve son­raki nesillerden yetişen kadın âlimler bunun şahididir. Öyleyse, bugünün inanmış erkeklerine düşen vazife, hanımlanna ve kızlarına öğrenme ve öğretme imkânları hazırlamak, buna karşılık kadınlardan ve kızlardan beklenen gayret ise, kendile­rine sunulan fırsatları iyi değerlendirip ilme koşmak, imkânlar sunulamamış olsa dahi, şartları zorlayıp kalb, zihin ve akıllarını ilim ve marifetle doldurmaya çalış­maktır. Kaldı ki, bugün ilim elde etme yolları; kitapların bolluğu, yetişmiş insan­ların çokluğu ve internet sayesinde kütüphanelerin evlere taşınmasıyla, geçmiş yıllara göre daha kolay ve daha geniştir. İnsana düşen şey ise sadece imkânları değerlendirme gayretidir.