Şuurlu, bilgili, basiretli, mü’min hacı, nice hikmetleri düşünerek, duyarak, ruhunu, Allah ve Rasulü’nün aşkı ile yıkar, tertemiz pırıl pırıl mü’min olur.
Kamil mü’min, İslam’ın nice hassasiyetlerini düşünür, kendi kendini muhasebe, muhakemeye tabi tutar. O mübarek toprakların kıymetini bilir.
Büyük ilim ve irfan hâzinesi olan İmam Malik hazretleri, İmam Şafii hazretlerinin ifadesine göre seksenden fazla arap atı vardı, (şu anda bir atı yarım trilyona yakın satılmaktadır.) Ama hayatında bir defa Medine içinde ata binmemişti.
Niçin binmiyorsun? diye soranlara şöyle dedi:
“Allah Rasulü’nün ayak bastığı o topraklarda ata binmeye haya ederim.”
Ancak kuru, ruhsuz, heyecansız şeklen hac vazifesini yerine getiren kimsenin farz olan haccı kabul edilmiş olabilir, oranın taşını, kumunu görür, hurma, zemzem ile döner ama manevî iklimden mahrum olarak döner.
Hacca gitmeye hazırlanan kardeşlerime tavsiyelerim:
Hacca gitmeye karar veren Müslüman, en az üç ay önce bir “Hac Rehberi” ve hacca ait çeşitli dinî kitaplar almalıdır. Bu kitaplardan haccın farz, vacip, sünnetlerini, dualarını öğrenmelide Anlayamadığı yerleri itimat ettiği hocalara sormalıdır.
peygamberimiz (sav) ve mübarek arkadaşın ashabın hayatına ait kitaplar alıp okumalıdır, peygamberimizin ne yaptığını, nerelerde dolaştığını iyice öğrenmelidir. O mukaddes topraklarda dolaşırken sanki Allah Rasulü, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve diğer ashab ile beraber yaşıyormuş hissini duymalıdır.
Müslümanların yaşadığı bölgeleri, örflerini, âdetlerini bilmelidir. Bunun çok önemi vardır. Çünkü hacca gelen müslümanların kültür seviyeleri, örfleri âdetleri hayat anlayışları çok değişiktir.
Her ülkelerin kültür seviyesi, oraya gelen müslümanların hareketlerin de göze çarpmaktadır. Türkiye’de yaşayan insanların bile bölgelere göre insanların farklı olduğunu görmekteyiz. Bilhassa Afrika’da yeni müslüman olmuş birçok müslümanlar da oraya gelmektedir. Hatta Arabistan’ın çöl bölgelerinde, çöl ortasında bir kuyu etrafında birkaç keçiyle çok eskiden beri yaşayan kimseler bulunmaktadır. Şimdi helikopter bulunmaktadır. Bunlara “Siz müslümansınız Mekke’de Kabe var, gidin, hacı olun” denmektedir. Bunlar ne tuvalet bilir, ne banyo, ne de mukaddes mefhumlar…
Ayrıca Hanefî mezhebine göre bir müslümana hac farz olması için hem beden gücü ve hem de malî gücü olması lazımdır. Dört mezhepten bir kısmına göre beden gücü olan yani Mekke’ye gidip gelecek beden gücü olan her müslüman hacca gelmesi farzdır.
Kültür seviyesi son derece düşük insanların biraraya geldiği büyük kalabalık toplumda nizamı, intizamı, temizliği temin etmek mümkün değildir, hayatında hiç tuvalet görmemiş, çölde istediği gibi yaşamış kimselere tuvaleti öğretmek çok zor.
Bütün bunları düşünerek herşeye, beğenmese de hoş karşılamalıdır.
İklim şartlarının çok değiştiği bir bölgede çok büyük kalabalık meydana gelmektedir. Bilhassa kefeni andıran ihramlı iken daha zor… Dikişsiz vücudu örten bez, ayakta ise, dikişsiz plastik tokyo sıcak, kalabalık, ihram, topraktan cereyanı kesen, yürümeyi çor zorlaştıran plastik tokyo… İşte tam imtihan… Sabır imtihanı.
Bütün zorluklara sabretmek, Allah’a teslim olmak… “Nârın da hoş, nurun da hoş” diyebilmek; hep güzellikleri düşünmek. İşte sabır…
İşte bu sabır varsa Allah seninle beraberdir. Allah seninle beraber olduğuna göre, bundan daha büyük mutluluk olur mu?
“Allah sabredenlerle beraberdir.”
Allah ve Rasulü’nün misafiri olan hacı son derece sabırlı olmalıdır. Her zorluğu, acaipliği, düzensizliği, anlayışla karşılamalıdır. Yüce Allah’ın sabredenlerle beraber olduğunu hatırlamalıdır.