Osman b. Ma’zun radıyallâhu anh Allah Resûlü’ne eşinin avret yerine bakmaktan hayâ ettiğini söylediğinde, O sallallâhu aleyhi vesellem: “Allah onu sana bir libas, seni de ona libas kıldığı halde nasıl (utanırsın)?” buyurdu. Osman tekrar: Ben bundan utanıyorum, deyince. Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem: Ben bunu yapıyorum, eşlerim de yapıyor, buyurdu.
Muaviye b. Hayde radıyallâhu anh der ki: “Efendimize: Ey Allah’ın Resûlü, avret yerlerimiz… Bunlardan hangisine gelelim, hangisini terk edelim?
Aişe radıyallâhu anh şöyle der: Ben ve Allah Resûlü aramızda ki bir kaptan guslediyorduk. O kapıyor ben de ona: Bana bırak bana bırak, diyordum. (Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.)
Fakihler bu hadisle, eşlerin birbirlerinin avretine bakmalarının helal olduğuna delil getirmişlerdir. Süleyman b. Musa’ya, eşinin avretine bakan kişi hakkında soruldu. O da: Ben Ata’ya sordum, o da Aişe radıyallâhu anh’ye sormuş. O da bu hadisi zikretmiş, diye cevaplandırdı.
Son devir âlimleri daha önce zikrettiğimiz zayıf ve uydurma hadislere tutunmuşlar ve eşler arasındaki cinsel buluşmayı suskun, donuk ve karanlık bir görünümde sunmuşlardır. Bu, bedevilerin ve cahil köylülerin veya aşırı takvalı görünenlerin cinsel buluşmasıdır.
Bu son derece garip bir düşüncedir. Olsa olsa, erkeklerin eşleriyle cinsel ilişkilerinde görevlerinde kusur ettiklerini ve ilişki esnasında özgürlüğü kısıtladıklarını gösterir. Bunun sonucu olarak kadınlardan kaçınılmaz bir tepki doğmuştur. Bu kişilerin kafaları karanlıklaşmış, ve sünnetten uzaklaşmış ve onu bilerek veya bilmeyerek terk etmişlerdir. Bununla birlikte iyi iş yaptıklannı sanırlar.
İbni Uruc el Hanbeli “Elkevakibeddari” kitabında şunları söyler: Eşlerden herbiri diğerinin -cinsel organ dahil- bütün organlarına bakması ve dokunması helaldir. Bu, İmam Malik ve diğer âlimlerin görüşüdür.”