Tesettür Toplumsal İşgücünü Artırır

By | 29 Nisan 2015

tesettur-toplumsal-isgucunu-artirir     Tesettür kuralına karşı olanlar, gerekçe olarak tesettürün toplum bireylerinin yarısının işgücünün yok olmasına neden olduğunu gösterirler. Bilinmelidir ki İslâm’ın getirdiği örtünme kuralı, kadının işgücünü yok edip, yeteneklerini gizleyip onu sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetlerden alıkoymaz. İslâm, ilim öğrenmeyi hem kadın, hem erkek için zorunlu saymıştır. Hanımlara herhangi bir ekonomik faaliyeti yasaklamamıştır. Bedenin örtülü olmasının sosyal, kültürel hiçbir eyleme engel olmayacağı; aksine toplumsal işgücünün zayıflamasına neden olan şeyin, işyerinin cinsel güdüleri kışkırtıcı ortama dönüşmesi olduğu açıktır.
Somut olarak örtünün, kadınların ilim tahsiline, toplumsal işgücüne katkıda bulunmasına engel teşkil etmediği ortadadır. Fakat örtüyü, toplumsal geri kalmışlığın sembolü haline getiren hümanist sistemler bunu böyle görmekte diretirler. Bu diretişin, ne İlmî dayanağı, ne de deneye dayalı bir delili vardır.
Tesettürsüzlük ve serbest cinsel ilişkilerin yayılması, toplumsal işgücünü zayıflatır. Cinsel zevklerin aile sınırlarını aşıp toplum içerisine doğru kaydırılması sosyal gücü kesintiye uğratır. Kadının erkekleri tahrik etmesine, erkeğin ise gözlerini kadınlar üzerinde dolaştırmasına İslâm izin vermez. Bu durum, toplumda işgücünün artmasının tek çıkar yoludur.
Caddede, büroda, fabrikada ya da diğer iş sahalarındaki bir erkek, kışkırtıcı ve tahrik edici giysiler içerisinde bulunan süslenmiş kadınların dikkatini çekmediği bir çevrede daha verimli çalışacaktır. Cinsel zevklerini meşru eşi yanında arayan erkek, toplum içine girdiğinde artık bu konularla zihnini meşgul etmez, işinde daha aktif olur. Kadınlara, kızlara bakmayı aklından çıkarıp, hiçbir şekilde yabancı bir kadınla tanışma yollarını arama düşüncesiyle enerjisini ve zamanını boşa harcamaz.
Kadının tahrik edici bir birey olarak toplumda yer almamasının topluma daha çok yarar sağlayacağı açıktır. Öncelikle kadın, başka kadınlarla sürdürdüğü çekicilik yarışına son verecektir. Kendisiyle fazla meşgul olmadığı için bireyselliği aşarak daha çok toplumsallaşacaktır. Görünüşü üzerine yoğunlaştırdığı zihinsel işleyişini daha faydalı alanlara kaydıracaktır. Zaman tasarrufuna kavuşacaktır. Ayna karşısında makyaj yaparken geçirdiği saatleri, kuaförde saçını yaptırırken, tırnaklarını boyatırken harcayacağı zamanı kazanmış olacaktır. Bu durum kadının hayat görüşünü etkileyecek, onu İnsanî hedeflere yöneltecektir. Çıplaklık kültürünün etki alanına giren kadınlar aşırı süslenmek suretiyle hayatlarını boşa harcamaktadırlar. Süslenmeye ayırdıkları zamanın ulaştığı korkunç boyutların farkında bile değillerdir.
Gerçekte çıplaklık ve cinsel serbesti, kapitalist sistemlerin insan topluluklarını tembelliğe yöneltmek ve mallarının tüketicisi durumuna getirmek için başvurdukları metodlardan biridir. İslâm ise, bir kadının bu şekilde topluma faydası dokunmayan, işi sadece tüketicilik, toplum ahlâkını bozmak ve aile kuruntunu yıkmak olan bir varlık konumuna düşmesini istememektedir.