Tesettür Evlilik ve Aileyi Korur

By | 29 Nisan 2015

tesettur-evlilik-ve-aileyi-korur     Çıplaklık ve bencillik, aile hayatı için bir yıkımdır. Aile yapısının saygınlığa sahip olması ve korunması, karı-kocanın gönül birliği içinde bulunmasını ve birbirine karşı vefakâr olmasını gerektirir. Çıplaklığın doğurduğu sınır tanımaz tahrik, evlilik ve aile kuruntunun temellerini sarsar. Evliliğin ve aile kurmanın ilk nedenlerinden biri sayılan cinsel güdünün zaman geçmesiyle ailenin devamını sağlamadaki etkisi azalır, onun yerini sevgi, saygı ve fedakârlık duyguları alır.
Evlilik sayesinde bireyler ve toplumlar huzur ve refah içinde varlıklarını sürdürürler. Aile kurumu, bireysellikten sosyal yaşama geçişin başlangıç noktasıdır. Evlilik sistemi sevgi, saygı, güven, fedakârlık ve benzeri birçok değeri beraberinde getirir. Hiçbir sınır tanımayan erotizm aile düzenini kökünden sarsar.
Cinsel ilişkilerin sınır tanımadığı ortamlarda, aile içerisinde fertlerin birbirine olan güvenleri sarsılmaktadır. Aile yapısının korunması noktasında son derece duyarlı olan İslâm, koyduğu kural ve kaidelerle karı-kocanın birbirine girdiği aile çatışmalarını önlemekte, uyumlu bir dostluğa ortam hazırlamakta; cinsel serbesti yerine, meşru aile kurumunu getirmektedir. İslâmî örtü de kendi niteliğiyle aile kurumunu korumayı sağlayan bir vasıtadır.
Allah Teala (cc), kadın erkek için değil, ikisini de birbiri için yaratmıştır. Bu dünyada kadının, erkeğin sahip olduğu beden elbisesine, erkeğin de kadının sahip olduğu beden elbisesine ihtiyacı vardır. İnsan bedenine her şeyden daha yakın ve mahrem olan elbise, onu başkalarından gizleyip korur. Karı-kocanın durumu da aynı şekildedir. Birbirine yakındırlar ve birbirlerinin iffetinin korııyucusudurlar. Bu koruyuculuğun, elbisenin insanı çıplaklıktan ve iffetsizlikten korumasıyla çok yakın benzerliği vardır.
Cinsel zevk ve arzuların aile içerisinde ve meşru evlilik çerçevesinde karşılanması, karı-koca arasındaki bağları sağlamlaştırır ve eşler arasındaki samimiyetin artmasını sağlar. Örtünmeyi emreden ve meşru eşten başkasından cinsel zevk almayı yasaklayan İslâm’da, meşru eş psikolojik olarak kocasını memnun edici bir konumdadır. Aile ocağı içerisinde tam birlik ve beraberliğin kurulabilmesi, eşler arasında en samimi şefkat duygularının var olması, ailenin geleceğinin teminatıdır. Bu amacın gerçekleşmesi, ancak eşlerin gözlerini dışarıdakilere kapamasıyla mümkün olabilir. Erkeğin karısından başka kadında gözü olmamalı, kadının da kocasından başka erkekte gözü olmamalı; ne kadın başka erkekleri kışkırtmak ve cezbetmek için uğraşmalı, ne de erkek yabancı kadınları baştan çıkarmaya çalışmalıdır.
Açık-saçık kadınlarla ilgilenme yoluna giden, örtüsüz, dekolte kadınları seyretmeye düşkün evli erkek, eşinden alabileceği ve ona verebileceği mutluluğu kaybeder. Karısıyla, arasındaki ortak zevk ve mutluluk alış verişi kısırlaşır. Aynı şekilde yabancı erkeklere karşı birçok yeri açık vaziyette bedenini sunan kadın da, bir erkeğe bağlılığa dayalı evliliğin huzur ve tadına varamaz. Çünkü çıplaklık, eşlerin ilgi ve dikkatlerinin dışarıya kaymasına neden olur.
Kadınların açık-saçıklığmdan yararlanmaya kalkışmayan bir erkeğin kendi eşine olan ilgisinin kuvvetleneceği muhakkaktır. Bu durumdan memnun olan hanımın da erkeğine olan saygı ve bağlılığı artacaktır. Böylece eşlerin karşılıklı ilişkilerinde tüm ilgi ve dikkatleri tek bir noktada toplanacaktır. Bu müşterek duygu ve yaşayış, ailenin mutluluğunu ve devamlılığını sağlayacaktır.