Mâûn Sûresinin İzâhı

By | 7 Ağustos 2015

maun-suresinin-izahiBu sûre, kâfirlerin, dinsizlerin, çirkin hal ve hareketlerini bildiriyor. Kâfir olanlar (Allâh’ın dinini kabul etmeyenler), dini ve hesâp günü olan âhireti inkâr edenlerin kötü ahlâk sâhibi olduklarını haber verip bildiriyor. Kâfirler, yetimlerin (öksüzlerin), fakirlerin (yoksulların) ve kimsesiz düşkünlerin haklarını gözetip korumadıkları gibi kendileri de öksüzlerin, yoksulların hakkını yerler. Onlara zulmederler. Kâfirler, zâlimler, Fakirlere, yoksullara kendileri yardım yapmazlar, yardım yapanlara da mâni olurlar.
İşte dinsizlerin (kâfir olanların) hal ve durumları, vasıf ve sıfatları (nitelikleri) böyle çirkin ve yapacakları işler böyle iğrenç ve nefret edilecek kötü bir durumdadır.
Aynı zamanda Kureyş’lilerin Allâh’ın büyük nimetlerine kavuştukları ilk iki sûrede bir bir sayılarak bildiriliyor. Böyle olunca Kureyşlilerin yetimleri, kimsesizleri daha iyi gözetmeleri gerekirdi. Ne yazık ki, Kureyş’in ileri gelenleri (büyükleri) dinsizliklerinden dolayı böyle iyilik severlikde bulunamıyorlar da hep haksızlık yapıyorlardı.
Kardeşlerim! Mâûn Sûresi Kureyş kâfirlerinin başı “Ebû Cehil” denen kâfir için gelmiştir. Ve kâfir olanların kötü ahlâkını bildirmektedir.
Ebû Cehil, bir yetimin vasisi ve velisiydi (yetimin mallarını koruyacak ve bakacaktı), yetim, kendi malından istemek için Ebû Cehil’e gidip paramdan biraz ver de üzerime başıma giyecek elbise, ayakkabı alacağım dedi. Ebû Cehil, yetimi itip kakarak kovdu parasını vermedi.
Kâfirin biri deve kesmişti, bir fakir gelip ondan bir parça et istedi, et vermedi, üstelik bir de sopasıyla o yoksul fakiri kovdu. Kâfirlerin, mü- nâfıkların kötü birer cimri olduklarını bildiren daha çok misaller (örnekler) vardır.