Kısaca Hz. Muhammed (Aleyhisselâmın) Hayatı

By | 24 Haziran 2015

kisaca-hz-muhammed-aleyhisselamin-hayatiKardeşlerim Peygamberimiz Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)ın mübarek hayatını kısaca şöyle özetleyelim:
Doğumu: Hazreti Muhammed (Aleyhisselâm) Mekke-i Mükerreme şehrinde (Mekke’de) “Haşim oğulları” mahallesinde babası Abdullâh’ın evinde doğmuştur.
Doğum tarihi: Hicrî (Arabî) aylardan “Rebiul’ewel” ayının 12.nci Pazartesi gecesi sabaha yakın (sabaha doğru tanyeri ağarırken), hicretten 53 sene önce, Milâdî tarihle 20 Nisan 571 yılında dünyayı şereflendirmiştir. (dünyaya gelmiş-doğmuştur.) Doğumu, aynı zamanda Kur’ân’ı Kerim’de ismi geçen meşhur “fil yılı”ına rastlar. Efendimiz fil vak’asından (hadisesinden) 55 gün kadar sonra doğmuştur.

Sevgili Peygamberimizin (201) ismi şerifi vardır. Bunların en meşhur olanı “Ahmed, Mahmût, Muhammed, Mustafa” dır. Bunların da en efdali (en üstünü), en faziletlisi Muhammed’dir. Çok zaman Muhammed Mustafa (Muhammedenil Mustafa) deriz.
Künyesi (lâkabı) Ebû Kâsım’dır. (Ebul-Kâsım- ı Muhammedenil-Mustafa) deriz ve duyarız.
Hazret-i Muhammed (Aleyhisselâm), Arab kavminden (milletinden) ve Arap kabilelerinin en şerefli kabilesi olan Kureyş kabilesinin “Haşim Oğulları” kolundandır.
Peygamberimizin babasının adı, Abdullâh’tır. Dedesinin adı AbdulMuttalib’dir. Annesinin adı Âmine, annesinin babasının adı ise Vehb’dir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (Aleyhisselâm), dünyaya gelmeden 2 ay evvel babası Abdullâh vefat etti. Böylece sevgili Peygamberimiz, daha doğmadan babadan öksüz kalmış ve yetim olarak doğmuştur.
Peygamberimiz doğduğu zaman, ilk önce muhterem annesi Hz. Âmine emzirdi, sonra Ebû Leheb’in cariyesi (hizmetçisi) Süveybe hatun emzirdi. Daha sonra da Peygamberimiz Hz. Muhammed (Aleyhisselâmı) emzirip büyütmek için Benî Sa’d Kabilesinden “Halîme” adında muhterem bir hanım sütannesi olarak tutuldu.
Halîme hatun, istikbâlin (geleceğin) Peygamberi olan, dürr-i yetim Hz. Muhammed’i alıp kendi kabîlesi olan, Benî Sa’d kabilesine götürdü. Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) beş sene kadar orada sütanasmm yanında kalmış, sonra getirilip annesi Hz. Âmine’ye teslim edilmişti.
Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) altı (6) yaşına geldiği zaman muhterem annesi Hz. Âmine de vefat etti. Peygamberimiz Hz. Muhammed,
babadan yetim kaldığı gibi henüz altı yaşında iken anneden de öksüz kalmıştı.
Annesi öldükten sonra iki sene kadar dedesi Abdul-Muttalib’in yanında kaldı. 8-9 yaşlarına girdiğinde dedesi Abdul-Muttalib de vefat etti.
Sonra Peygamberimiz Muhammed (Aleyhis- selâm) öz amcası Ebû Talib’in yanında büyümüştü. Gerek dedesi Abdul-Muttalib, gerekse amcası Ebû Talib, Hz. Muhammed (Aleyhisse- lâm)ı öksüz kalmış bir yetim gibi değil, gözlerinin bebeği gibi, öz evlatları gibi her şeyden dikkat edip ve itina ile koruyup muhafaza ederek candan sevgi ve saygı ile üzerine titizlikle titreyerek büyütmüşlerdi.
Hz. Muhammed (Aleyhisselâm), 25 yaşma geldiğinde, yine Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinden Hüveylid kızı Hz. Hatice validemizle evlenmiştir. Hz. Hatice namuslu ve iffetiyle doğru dürüst ve temiz ahlâkı ile ün yapmış Kureyş kadınları içinde “Tâhire” (temiz) adı verilmiş seçkin, 40 yaşında dul bir hanımdı.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (Aleyhisselâm), Hz. Haticetül-Kübrâ validemizle elli (50) yaşma kadar yaşamış, onun sağlığında başka bir kadınla nikâh etmemiş.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)m Hz. Hatice validemizden iki erkek, dördü kız olmak üzere altı evlâdı dünyaya gelmiştir. Oğullarının isimleri; Kâsım, Abdullâh’dır. Bunlar
Hz. Muhammed’e Peygamberlik gelmeden önce öldüler.
Kız evlâtları; İslâma yetişerek inanıp müslüman olarak Medine’ye göçtüler (Hicret ettiler). Peygamberimizin İbrâhim isimli oğlu, Hz. Mâri- ye isimli ailesinden olmuştu. Böylece Peygamberimizin 7 evlâdı dünyaya gelmişti. Kızlarının isimleri; Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Fa- tımatüzzehra (R.A.)dır.
Hz. Muhammed (Aleyhisselâm), 40 yaşma geldiği zaman, kendisine Allâh tarafından peygamberlik verildi. (Peygamber, Allâh’tan haber getiren demektir). Artık Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) Allâh’ın son peygamberiydi. Cebrâil (Aleyhisselâm) Allâh’tan Kur’ân-ı Kerim’i âyet âyet Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)a getiriyordu.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) Peygamberliğini üç sene kadar gizli gizli yapmıştır. Haber alan hidâyet ehli, gizli gizli birer ikişer imân ediyor ve Müslümanlar gün geçtikçe çoğalıyorlardı.
Peygamberimize ilk önce Hz. “Haticetül-Kübrâ” iman etmiş, sonra Hz. Ebû Bekir (R.A.) iman etmiş ve ikisi de mallarıyla, canlarıyla Resûlullâha son derece yardım etmişlerdi.
Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) Peygamberliğini Allâh’ın emriyle açıktan açığa yapmaya başlayınca bütün müşrikler (puta tapan putperestler) başta Peygamberimiz Hz. Muhammed
(Aleyhisselâm) olmak üzere müslümanlara eza ve cefa, işkence etmeye başlamışlardı.
Müslümanların bir kısmı Mekkeden Habeşistan’a kaçmak, hicret (göç) etmek zorunda kalmışlardı.
Mekke’de geri kalan müslümanlara Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) kâfirlerin eza ve cefalarını, akla hayale gelmeyen, tahammül edilemez işkencelerini sabırla karşılayıp, dine dâvetinden bir an bile geri durmamıştı.
Bir yandan amcası Ebû Talib, her ne kadar iman etmemişse de Peygamberimizi daima himaye edip (koruyup) İslâmiyete yardımda bulunuyordu.
On sene böyle geçip gittiği gibi, Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) 50 yaşma geldiğinde amcası Ebû Talib vefat etmiş, ondan üç gün sonra da muhterem ailesi Hz. Haticetül-Kübrâ validemiz vefat etmişti. Bu sebeble o seneye İslâm tarihlerinde “Hüzün Senesi” adı verilmiştir.
Bir sene sonra Hac mevsiminde Medine’den 6 kişi Mekke’ye gelip müslüman olmuş ve yine Medine’ye dönmüşlerdi.
İki sene sonra Allâh’ın emriyle Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) Mîrac’a çıkmış. Mîrac Mucizesi zuhur etmişti. Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)ın Miracı, hiç bir Peygambere nasip ve müyesser olmayan büyük bir devlet ve emsalsiz dengi (karşılığı olmayan) bir şeref olup
Kur’ân’dan sonra Peygamberimiz’in en büyük mucizesidir.
Bir sene evvel Medine’den Mekke’ye gelip imân etmiş ve geri Medine’ye dönmüş olan müslümanlar 12 kişi olmuşlardı. Peygamberimiz (A.S.)dan müslümanlığı öğretecek bir zatı Medine’ye göndermesini istediler. Peygamberimiz Mus’ab bin Ümeyri (R.A.) Medine’ye göndermişti. Ertesi sene 72 kişilik bir cemâat (topluluk) gelip Minâ’da, “Akabe” denen yerde (Akabe mevkiinde) Peygamberimizle görüşüp müslüman olmuşlardı. Bu durumda Medine’de Müslümanlık yayılmaya başlamış olduğundan Peygamberimiz Hz. Muhammed (Aleyhisselâm), Mekke’deki Müslümanlara Medine’ye gitmelerini tavsiye buyurmuş ve kendisi de (S.A.V.) 53 yaşında olduğu halde o sene (622 senesi) Allâh’m emriyle Mekke’den Medine’ye hicret etti. Beraberinde (yanında) Hz. Ebû Bekri ve kölesi Amir bin Füheyre ve Abdullâh bin Erkam’ı da alarak Medine’ye hicret (göç) etti.
Medine’li Müslümanlar, Medine’ye gelen Peygamberimizi çok çok iyi karşıladılar ve ellerinden gelen her türlü yardımı ve fedakarlığı esirgemediler. Mallarıyla canlarıyla İslâm için çalıştılar. Artık Medine’de kuvvetli bir İslâm cemâati olmuş, Medine Peygamber şehri olma şerefine kavuşmuştur. Müslümanlar, kâfirlerle harblerde zaferler kazanıyor, İslâm gün geçtikçe kuvvetleniyordu.
Hicretin sekizinci yılında Mekke fethedildi, müşrikler temizlendi. Böylece İslâmlar (Müslümanlar) kuvvetlendi. Arab yarımadasında yaşayan insanlar (kabileler) bölük bölük İslâm’a girip müslüman oldular.
Nihayet müslümanlık insanların kalbinde kök saldı, cihan Kur’ân nûriyle nurlandı. İslâm dini kemâl buldu. İslâmiyet yeryüzünde kökleşti.
Hz. Muhammed (Aleyhisselâm), hicretin
ll.nci senesi Rebîül-Evvel ayının 12.nci Pazartesi günü, Medine-i Münevvere’de medfun bulunduğu hâne-i saâdetinde (mübârek evinde) irtihal buyurmuştur (ahirete göçmüştür). Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) Milâdi tarihle (632) senesinde, (63) yaşında olduğu halde yüce Rabbimize kavuşmuştur.