Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in Hastalanması

By | 30 Mayıs 2015

hz-hasan-ve-hz-huseyinin-hastalanmasiHZ. HAŞAN VE HZ. HÜSEYİN henüz çok küçüktüler. Bu sevgili yavrular hastalanmışlardı. Onların hastalığı genç anne ve babayı çok üzmüştü. Çocuklarının iyileşmesi halinde üç gün oruç tutmayı adadılar.
Sevimli çocuklar şifa bulunca, anne ile baba da oruca niyet etti.
Akşam olmuştu.
Medine ufukları güneşin bıraktığı son kızıllığın büyülü çarşafıyla örtünmüştü.
İftar vaktiydi…
Tam bu sırada, kapıda boynu bükük bir yetim beliriverdi. Hz. Ali ve Hz. Fatıma sahipsiz yetime, sahip olduğu tüm yemeklerini verdiler. Kendileri su ile iftar ettiler.
Orucun ikinci günüydü.
Güneş ışığını toplayarak gecenin koynuna sürüklemişti kendini.
İftar vaktiydi…
Yine kapıda birisi vardı. Gelen yokluğa bürünmüş bir fakirdi. Kendileri yemeyip yine başkasına yedirdiler.
Orucun üçüncü günüydü.
Medine alaca karanlığın gizemiyle tüllenmişti.
İftar vaktiydi…
Üç gündür iftar etmeyen oruçlular için bayram vaktiydi. Kapıda yine birisi vardı. Gelen bir esirdi. Nefislerini esir ettiler kapıdaki esire. Yemeklerini ona verdiler.
Hz. Ali ile eşi Hz. Fatıma üç gündür su ile iftar etmişlerdi.
Üç gün yemek yememek onları güçsüz bırakmıştı. Dördüncü gün sevimli yavruları Haşan ve Hüseyin’i de alıp Peygamberimizin huzuruna gittiler.
Kainat gülü tomurcuklarına baktı. Yüzleri solmuş, renkleri sararmıştı. Peygamberimiz yavrularına,
“Bu hal nedir?” diye sordu.
Hz. Ali başlarından geçen hadiseyi anlattı.
Kâinat Gülünün tomurcukları, kendi tomurcukları için sararıp solmuş, yaprak yaprak dökülmüşlerdi. Babanın şefkatini çekti bu durum.
Şefkat kaynağı Rabbimizin de…
Hemen Cebrail’ini gönderdi ve şu ayetleri vahiy etti bu durum için:
“İyiler, şüphesiz güzel kokulu ve serin kafur dolu bir kadehten içerler. O pınardır ki, ancak ondan Allah’ın veli kulları içer. Onu nereye isterlerse peşlerinden akıtırlar, fışkırtırlar. Onlar adaklarını yerine getirirler. Şerri yaygın olan günden korkarlar. Yemeğe olan sevgi ve iştahlarına rağmen fakiri, yetimi, esiri doyururlar. Biz size ancak Allah rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür istemeyiz. Çünkü biz Rabbimizden ve yüzlerin ekşiyeceği o çetin günden korkarız derler.”
Vahyi alan Peygamberimiz Allah’ın onlar hakkındaki müjdesini müjdeledi.
Çocuklar için başlayan bir oruç, Allah’ın rahmetine kavuşturmuştu onları. Nefislerini başka nefislere tercih etmek onları, Allah tarafından tercih edilmeye ulaştırmıştı.
Sararmış yüzlerde mutluluk pembe gül olup açtı.
Şükür tespih olup döküldü dudaklarından.
Rahmete yol aldılar…
Rahmetle doydular.
O çocuklarını, Allah’ın müjdeleyen Beşir ismiyle O’nun bildirdikleri ile müjdeleyen bir Babaydı (a.s.m.)…