Çocuklarınıza Sır Saklamayı Öğretin

By | 14 Nisan 2015

cocuklariniza-sir-saklamayi-ogretin   Sır saklama güzel bir ahlak ilkesi olduğu kadar, aynı zamanda İslam’ın adabındandır. İnsan sır saklamakla mükelleftir. Sırrın sahibi izin vermedikçe o sır başkasına anlatılmaz. Sırları faş etmek, sözünde durmamakla eşdeğerdir.
Cenab-ı Allah Kur’an’da:
“…Verdiğiniz her sözü yerine getirin; çünkü verdiğiniz her sözden hesap gününde mutlaka sorguya çekileceksiniz.”
Buna göre sır saklamakla yükümlü bulunan bir kimse, verdiği sözü yerine getirmekle mükellef olduğunu da unutmamalıdır. Eğer kendisine emanet edilen sırrı faş edecek olursa sözünde durmamış olur ki, bu da münafıklığın alametlerinden birisidir.
Ancak dostların sırlarını saklamaktan önce Müslüman kendi ailesinin sırtının aşırı derecede koruma altına almalıdır. Ebû Saîd el-Hudrîden (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde Altılı Teâlâ’ya göre en fena insan, karısıyla mahremiyetini paylaştıktan sonra onun sırrını ifşâ eden kimsedir.” Aile arasındaki sırları saklama emri Kııı ’an’da da ifadesini bulmuştur.
Allah şöyle buyuruyor:
“…Birbirinizden çok sağlam sözler almıştınız.”
Birbirine sağlam söz verenler sırlarını nasıl faş edebilirler?
Hz. Peygamber’in aile sırı ile alakalı hadisinden de anlaşılacağı gibi en önemli sır, aile mahremiyeti sırrıdır. İslam aile mahremiyetine büyük önem vermiş ve bunun korunmasını istemiştir. Bundan dolayı hadiste, aile sırrını ifşa eden kişi “en şerli olan” kimse olarak nitelendirilmiştir.
Enes b. Mâlik şunları anlatır: “Ben çocuklarla oynarken Rasûlullah (s.a.s.) yanıma geldi; bize selâm verdi ve beni bir işe gönderdi. Bu sebeple anne¬min yanma geç döndüm. Eve varınca annem: “Niye geç kaldın?” diye sordu Ben ise: “Rasûlullah beni bir işe göndermişti; onun için geciktim” dedim, Bunun üzerime Annem: “Neymiş o iş?” diye sorunca: “Bu bir sırdır, Rasû lullah’ın sırrıdır” dedim. Bunun üzerine Annem, “Âferin oğlum, sakın Rastı lullah’ın sırrını kimseye söyleme!” dedi.