Cennetten Gelen Yemek

By | 30 Temmuz 2015

cennetten-gelen-yemekPEYGAMBERİMİZ, Hz. Fatıma’nın evindeydi. Kızına yiyecek bir şeyler olup olmadığını sordu. Evde hiçbir şey yoktu. Peygamberimiz kızma buyurdu:
“Belki bir şeyler vardır?”
Hz. Fatıma, düşündü. Allah Resulü, her şeyi daha iyi bilirdi, ama evde bir şey yoktu.
O sırada küçük Haşan ve Hüseyin de oyundan gelmişler, annelerinden yiyecek istiyorlardı.
Hz. Fatıma, çaresizliği ve yokluğu bir anda yaşadı. Babasına bir şey ikram edememenin ve çocuklarına da yedirecek bir yemek bulamamanın yakıcı ezikliğini hissetti içinde.
Peygamberimiz kalktı iki rekat namaz kıldı. Sonra iç odaya geçerek iki rekat namaz daha kıldı.
Namazla geldi rahmet.
Namazla açıldı Rezzak’ın kapıları…
Çaresizliği yaşayan yavrusuna Allah göklerden açtı sofrayı. Taif üzümü, Hicaz hurması ve Şam çöreği. Yemek isteyen üç kişiye, üç farklı yiyecek sunmuştu Rabb’imiz.
Hep beraber oturdular Rezzak’ın sofrasına, Rahman’ın ihsanına…
Yedikçe yenileniyordu yemek.
Sevgili Peygamberin yemek mucizesi, bu defa özeldi. Kızı ve torunları içindi…
O sırada kapı çalındı.
Kapıda yemek isteyen bir dilenci vardı. Hz. Fatıma yemeklerden ona da götürmek istedi. Peygamberimiz izin vermedi. Hz. Fatıma şaşırdı. Her isteyene veren baba, bu yoksulu neden geri çeviriyordu.
Açıklamalı cevap, rahmet peygamberinden geldi. Kızına onun kim olduğunu sordu. Hz. Fatıma, onun kimliğini bilmiyordu. Peygamberimiz kızına dedi:
“O şeytandır. Kendini gizliyor. Maksadı Allah’ın ona yedirmediği cennet yemeklerinden yemek. Yediğimiz bu yemeği Cebrail bize cennetten getirdi.”
O, rahatlatan bir babaydı…
O, Rabbimizin ikramı, ihsanı bol demek olan Mecid ismiyle çocuklarına yönelen bir Babaydı (a.s.m.)…