Babanın Görevi:Adab-ı Muaşeret Kurallarını Öğretmek

By | 21 Nisan 2015

babanin-goreviadab-i-muaseret-kurallarini-ogretmek     Aile reisinin ev halkını bilgilendirmesi gereken bir diğer konu da âdâb-ı muaşerettir. Ailesinin, yemesinden içmesine, yatmasından kalkmasına, konuşmasından susmasına kadar her şeyiyle ilgilenmelidir.
Aile reisi, ev halkına nasıl selâmlaşacaklarını, kimlere selâm vereceklerini öğretmelidir. Çünkü selamlaşma, kişiler arasında sevgi bağının kuvvetlenmesine sebep olur. Selâmlaşmanın önemine dair pek çok delil vardır.
Selâm, müminlerin birbirlerine hayır duada bulunması demektir. Birbirleriyle karşılaşan mü’minlerden birinin “Esselâmu aleyküm” demesi, diğerinin de onun selâmına karşılık “Ve aleyküm selâm” demesi gerekir.
İslâm’ın getirdiği yeniliklerden birisi de, izinsiz hiçbir yere girilmemesidir. İslâm, kişilerin mahremiyetinin korunmasına önem vermiştir. Bunun için geliştirdiği muaşeret kaidelerinden birisi de budur.
İçeri girmek için mutlaka izin alınmalıdır. İzinsiz içeri girmek doğru değildir. Kişi kendi evine girerken de izin istemek zorundadır. Bugün her kapıda zil vardır. Şayet bu yoksa seslenmek, öksürmek suretiyle geldiğini belli etmek gerekir.
Resûlullah (sav)’a soruldu: “Annemin yanına girerken izin isteyeyim mi?” Resûlullah (sav): “Evet iste” diye buyurdu. Adam: “Ama ben evde onunla beraber kalıyorum” dedi. Resûlullah (sav): “Yine de izin iste” diye buyurdu. Adam: “Ama ben ona (sürekli) hizmet ediyorum” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sav):
“Peki onu çıplak görmek ister misin?” diye sordu. Adam da: “Hayır” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Öyleyse ondan izin iste!” (Muvatta, lsti’zan 1)
Görüldüğü gibi, evlere girmede izin sadece yabancı evler için değildir. Kendi anne ve babasının, kardeşinin, diğer akrabalarının evine girerken de mutlaka izin istenmelidir. Sebebi ise yukardaki hadiste belirtildiği gibi, evdekilerin kendilerine çekidüzen vermelerini sağlamaktır.
Aile reisinin ev halkına öğretmesi gereken bir diğer muaşeret âdabı da bir topluluk içerisinde nasıl oturulacağıdır.
Resûlullah (sav) şöyle buyuruyor:
“Biriniz bir meclise gelince selâm versin. Kalkmak isteyince de selâm versin. Birinci selâm sonuncudan evlâ değildir, ikisi de aynı ölçüde önemlidir.” (Tirmi- zî, Isti’zan 15; Ebu Davud, Edeb 150)
Bir topluluk içinde otururken bir kişinin yalnız bırakılıp diğerlerinin kendi aralarında fısıldaşmaları doğru değildir. Resûlullah (sav) şöyle buyurmaktadır:
“Üç kişi beraberken, ikisi aralarında özel biışey konuşmasın, bu öbürünü üzer.” (Buharı, İstizan 45; Müslim, Selâm 36)
İzin alınmadan iki kişinin arasına oturmak da caiz değildir. Resûlullah (sav) şöyle buyuruyor:
“Bir kimsenin izin almadan iki kişinin arasına oturması helâl olmaz.” (Ebu Davud, Edeb 24)
Aile reisleri, ailesinin oturuş biçimine, büyüklerinin yanındaki oturuşuna dikkat etmelidir. Onların özellikle büyüklerin yanında nasıl oturacaklarını iyi belletmeleri gerekir.
Evlerde en çok ihtiyaç duyulan muaşeret kaidelerinden birisi de yeme-içme âdabıdır. Anne ve babalara bu konuda büyük iş düşmektedir. İslâm dini, insanın her yönüyle ilgilendiği için, bu konuda da bir takım kural ve kaideler ortaya koymuştur.
Yemeğe başlamadan önce eller mutlaka yıkanmalıdır. Yemeğe besmele ile başlamak gerekir. Besmele, yemeğin bereketlenmesine vesile, şeytanların ise yemeğe ortak olmasına engel olur.
Yemeği sağ elle yemek gerekir.
Yemeğe kenarlarından başlanmalıdır. Kabın ortasından alınmamalıdır. Çünkü bereketi ortadadır.
Yemek bittikten sonra Allah (cc)’a lıamd etmek gerekir. Yani dua etmeyi unutmamak gerekir. Çeşitli yemek duaları vardır. “Elhamdülillah” demek bile yeterlidir.
Yemek bitip dua edildikten sonra ellerin yıkanmasına dikkat etmek gerekir.
Aile reisi, yemek âdabını en güzel şekilde öğrenmeli sonra da eşinin ve çocuklarının bu âdâbı uygulamalarını sağlamalıdır.