Zekâtın Tarihçesi

By | 4 Haziran 2015

zekatin-tarihcesiZekât, sadece İslâm dininin ortaya koyduğu bir ibadet değil, tarih boyunca devam edegelen temel bir uygulamadır. Konuyla ilgili ilahi kitaplara bakıldığında, Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi semavî dinlerde de benzeri uygulamaların varlığı dikkat çekmektedir. Tevrat ve İncil’e bu açıdan bakıldığında, fakirin korunup kollanması, genel manada cömertlik ve bununla ilgili detaylarla sadaka vermeyi ifade eden birçok emir ve tavsiyenin yer aldığı görülecektir. Hatta toprak mahsullerinden alınacak miktarın ‘ondalık’ olarak nitelendirilmesi ve İslâm’daki ‘öşür’ uygulamasıyla örtüşmesi oldukça çarpıcıdır.
Kur’ân, Hz. İshak, Ya’kub, İsmail, Şuayb gibi peygamberlere namaz yanında zekâtı da emrettiğini anlatmaktadır. İsrailoğullarından da benzeri sözler aldığını ifade eden Kur’ân, ‘Sağ olduğum müddetçe bana namaz kılmayı, zekât vermeyi emretti.’ şeklinde konuşan beşikteki İsa’ın (aleyhissalatu vesselâm) ifadelerine yer vermekte bunların her birinde zekâtın varlığını tescil etmektedir.
Bütün bunlardan da anlaşıldığı üzere namaz ve zekât, Allah’a kulluk anlamında bütün dinlerde vazgeçilmez birer esastır. Muhteva ve şekil itibarıyla belli dönemlerde farklılık arz etme ihtimali olsa da, temelde namaz yanında zekâtın sürekli var olması, aynı zamanda bu iki ibadetin Allah katında ne kadar önemli olduğunu da göstermektedir.