Zekât Verilecek Yerler

By | 4 Temmuz 2015

zekat-verilecek-yerlerZekâtın kimlere verileceğini bizzat Allah (c.c.) tayin etmiştir. Bunu ifade eden ayette şöyle denilmektedir:
‘Zekâtlar Allah’tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, zekât toplayan memurlara, gönülleri (İslâm’a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere ve yolcuya mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir.’

Buna göre zekât verilecek yerler;

Fakir ve Miskinler

Fakir ve miskinin tarifi hususunda fıkıh âlimlerinin ihtilafı bir yana bırakılacak olursa, bu iki zümre; bir günlük yiyeceğini bulamayacak derecede düşkün kimselerden, biraz daha iyi durumda olanlara kadar, nisab miktarı mala sahip olmayan yani zekât vermekle mükellef olmayan bütün Müslümanları da içine alır.

Zekât Memurları

Zekâtın devlet eliyle toplanıp dağıtıldığı durumda, zekât toplamakla görevli memurların maaşı da zekât olarak toplananan mallardan verilir.

Müellefe-i Kulûb

Kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenen kimselerdir. Bu grubu üç başlıkta toplamak mümkündür:
* Müslüman olduğu halde henüz iman kalbinde oturaklaşmayan kimseler.
* Müslüman olmayan ama Müslüman olması umulan insanlar.
* Müslüman olmadığı halde şerrinden emin olmak ve ortamı yumuşatmak için ihsanda bulunulan şahıslar.
Ancak konuyla ilgili olarak ikinci halife Hz. Ömer’in, kalplerin ısındırılmasına bağlanan hükmü ‘artık şartlar değişti, telifi kuluba ihtiyaç yok’ diyerek Müslüman olmayan insanlara zekâttan pay verilmesini şartlara bağlı olarak durdurması söz konusudur ki, aynı şartların gerekli olduğu zaman ve yerlerde bu uygulamanın devam edeceğinde şüphe yoktur. Nitekim Ömer b. Abdülaziz döneminde uygulanmış, bir papaza bin dinar maaş verilmiştir.

Köleler

Bilhassa eski tarihlerde yaygın bir uygulama olan kölelik sisteminin temelde karşısında olan İslâm, bu insanlara maddî destek olmak ve hürriyete giden yolları kendilerine kolaylaştırmak maksadıyla zekâttan pay vermiştir.

Borçlular

Normal şartlarda zengin bile olsa insanın işleri bozulmuş ve geçici de olsa bir borç içine girmişse bu şahsa da zekât verilmektedir.

Fî Sebîlillah

‘Allah yolunda’ anlamında bir kelimeyle tercüme edebileceğimiz bu alan, oldukça geniş bir yapıyı kapsamaktadır. Allah için kendini adamış ilim erbabını, dini başkalarına da ulaştırma adına gayret sarf eden kişi ve kurumlan, genel olarak İslâm kültürünün yaygınlaşması için faaliyet gösteren birçok kişi ve hayır kurumunu, bu kavramın içinde mütalâa etmek mümkündür.

Yolcular

Zekât verilecek bir diğer sınıf da, normal şartlarda zengin olsalar bile yolculuk şartlarında imkânları tükenen ve maddî ihtiyacı bulunan kimselerdir.

Uygulamada One Sürülen Şartlar

Bir diğer konu da, zekâtı verirken dikkat edilecek hususların belli prensiplere bağlanmış olmasıdır. Buna göre, daha olgunlaşmadan zirai ürün ve meyvelerin miktarını tahmin edip zekât alınma yoluna gidilmemesi, zekât verilecek yerlerin ayetle tespit edilmiş olmasından hareketle, zekâtın toplanıp dağıtılması sırasında başka gelirlerle zekâtın karıştırılmaması, malın kendisinden bizzat zekât verilebileceği gibi, zekâta konu olan malın kıymeti takdir ve tespit edilip zekâtının, aynı değerde başka bir cins mal ya da para olarak da verilebilmesi, kadın, bekçi ve hizmetçi gibi kimselerin de evin reisine vekaletle zekât verebileceği, hukukî prensipler açısından problem olmasa da kişinin, zekât veya sadaka olarak verdiği malı tekrar geri almaması, zekâttan kaçma anlamında belli başlı hilelere baş vurulmaması, verirken başa kakma, küçük görme ve aşağılama gibi tavırlara girilmemesi, yeri geldiğinde açıktan verip diğer insanları da vermeye teşvik, yeri gelince de gizli vererek, her iki durumda da sadece Allah’ın rızasını talep etme, malın arızalı ve çürük olanını tercih yerine en iyisinden vermeye çalışma ve geciktirip vakit kaybetmeden ve mümkünse Ramazan ayı gibi mübarek zaman dilimlerinde verme gibi bir kısmı bağlayıcı, diğer bir kısmı da tavsiye edilen uygulama biçimlerine dikkat edilmelidir.