Zekât ın Farz Olmasının Şartları

By | 12 Mayıs 2015

zekat-in-farz-olmasinin-sartlari    Bir kimseye zekât’ın farz olması için o kimsede şu şartların bulunması gerekir:
1) Müslüman olmak, akıllı olmak ve büluğ çağma ermek.
Buna göre, gayr-ı muslini, deli ve çocuk zekât vermekle yükümlü değildir. Velileri, çocukların malından zekât veremez.
2) Nisab miktarı mala sahip olmak.
Temel ihtiyaçlarından ve borçlarından başka, malı nisab miktarına ulaşan kimse zekât vermekle yükümlüdür.
Nisab, üzerine zekât düşen malın en az miktarıdır.
Temel ihtiyaçlardan maksat ise, oturacak ev ile gerekli olan eşya, kışlık ve yazlık elbise, kitaplar, binek hayvanı, hizmetçi, sahih kabul edilen görüce göre bir aylık, diğer bir görüşe göre ise bir yıllık nafaka’dır. Ayrıca, borç karşılığı olarak elde bulunan para da temel ihtiyaçlardan sayılır.
3) Zekâtı verilecek olan malın, gerçekten veya hükmen artması gerekir.
Böyle olmayan mallara, -nisab miktanna ulaşsa, hatta geçse bile- zekât düşmez.
Gerçekten artma; ticaret veya doğurma ve üreme yoluyla olur. Ticaret için
kullanılan herhangi bir eşya ve hayvan zekât’a bağlı olduğu gibi, dölünü veya sütunu almak için yılın çoğunda kırlarda otlayan ve sâime denen hayvanlar da zekât’a bağlıdır.
Hükmen artma ise, çoğalmaya ve artmaya elverişli olan, sahibinin veya vekilinin elinde bulunan altın ve gümüşlerle ilgilidir. Altın ve gümüşün, bizzat maddeleriyle ihtiyaçlar giderilmez. Ancak, bunlar ticarette kullanılmak ve malların değiştirilmesine vasıta olmak sûretiyle ihtiyaçları karşılar. Bu yönü ile bunlar, artmaya elverişlidir. Bu da hükmen artmadır. Bu nedenle, elde bulunan altın, gümüş paralar, külçeler ve süs eşyaları, -kendileriyle ticaret yapılmasa bile veya nafaka ya da ev almak için saklansa dahi- nisab miktarına ulaştığında zekât’a tabi olurlar.
4) Malın mülkiyetine sahip olmanın yanısıra, malın elde bulunması da gerekir.
Bu yüzden, bir kadın, mehrini eline almadıkça, onun zekât’ını vermekle yükümlü olmaz. Zira kadın, her ne kadar mehrin mülküne sahipse de, onu eline almış değildir.
Ancak, satın alınan, fakat henüz teslim alınmamış bir mala zekât düşer. Yine, yolculuk halinde bulunan kimse de malının zekâtını vermekle yükümlüdür; zira, her ne kadar malını bizzat elinde bulundurmuyorsa da vekili aracılığıyla malını kullanabilir.
5) Nisab miktarına ulaşan malın üzerinden bir sene geçmiş olması gerekir ki buna, havl i havelân denir.
Zekât’a bağlı olan paranın üzerinden bir yıl geçtikten sonra bu mal artacak olsa, ana paraya bağlı olarak yıl sonunda hepsine zekât düşer.