Yalan Yeminle Başkasının Malını Almak

By | 10 Nisan 2015

Yalan Yeminle Başkasının Malını AlmakYalan Yeminle Başkasının Malını Almak

Abdullah ibnu Mesud -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse, bir Müslüman’ın malını yalan yere yemin ederek alırsa Kıyamet günü Allah, kendisini gazaplanmış olarak karşılar.”

Akabinde Allah Teâlâ şu âyeti indirdi:

«Allah’a olan ahidlerinî ve yeminlerini az bir ücret mukabili satanlar…» (Al-i İmran: 77)

Bu sırada meclise Eş’as ibnu Kays gelmiş ve dinleyicilere hita­ben:

-Ebû Abdurrahmân size ne tahdîs ediyor? Bu âyet benim hakkım­da indirildi. Şöyle ki: Amca oğlumun arazisinde bana âit bir kuyu vardı. 0 bunu inkâr ediyordu. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bana:

-“Şahitlerini hazırla” buyurdu. Ben:

-Şahitlerim yoktur, dedim. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sel-

-“Öyle ise yemin etmesini iste!” buyurdu. Ben:

-Ey Allah’ın Rasûlü! O yalan yere yemîn eder, dedim. Bunun üzeri­ne Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bu hadisi zikretti. Allah da Peygamberinin bu sözünü tasdik ederek, bu âyeti indirdi, demiştir.

Vaaz

Rivâyetlerin bazısında açıklandığına göre, Yemen’de, sahâbî Eş’as İbni Kays ile bir başka adam arasında münakaşalı bir yer va’rdı. Eş’as adamı Resûl-i Ekrem’e şikayet etti. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ona:

– “Herhangi bir delilin var mı?” diye sordu. Eş’as:

– Hayır, diye cevap verdi. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:

– “O halde hasmının yemin etmesi lâzım” dedi. Eş’as:

– Yemin istenirse o kişi yemin eder, diye cevap verdi. Bunun üzeri­ne Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bu hadisi söyledi ve âyet de bu olay üzerine nazil oldu.

Bazı rivayetlerde, Eş’as’ın bir arazi veya kuyunun mülkiyeti konu­sunda münakaşa ettiği kişinin amcasının oğlu Cerîr olduğu, bazı riva­yetlerde ise bir yahudi olduğu belirtilir.

Eş as İbni Kays, şikâyet ettiği adamın yalan yere yemin edebilece­ğini söylemişti. Nitekim hadisin çeşitli rivayetlerinde bu yemin “fâcir” ve sabr kayıtlarıyla nakledilmektedir ki, her ikisi de yalan yere ye­min demektir. Fâcir kelimesi fücûrdan alınmış olup burada yalancı an­lamına gelmektedir. Sabır kelimesinin anlamı ise hapsetmektir. Yemin eden kimse kendisini yemin için hapsettiği veya gerektiğinde hâkim o kişiyi yemini için hapsettiğinden dolayı bu ad verilmiştir. Yalan yere yemine fıkıh kitaplarımızda “yemîn-i gamûs” adı verilir. Bu çeşit yemin en büyük günahlardan biridir. Çünkü böyle bir yeminde haramı helâl, bâtılı hak göstermek gâyesi vardır ki, bu şeriatın hükmünü değiştir­mek anlamına gelir.

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in “müslüman bir kimse­nin malı” sözüyle, gayri müsliminin malını helâl saydığı gibi bir anlam çıkarmak asla doğru değildir. Malı haksız yere elinden alınan kim olur­sa olsun, onu alan kimse haram yemiş sayılır ve cezası da müslüman veya gayri müslime göre değişmez. Alınan malın mutlaka aynî ve maddî bir varlık olması da şart değildir. Bir kimseye iftira eden, mânevî şah­siyetine tecavüzde bulunan ve onu küçük düşüren de aynı şekilde bir hakka tecavüz etmiş sayılır. Dinimiz, maddî mânevî her türlü hakkın korunmasına özel bir önem verir. Haksızlık ve çalmak veya gasbetmek açısından alman malın az veya çok olması da farketmez. Nitekim Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem “misvak ağacından bir dalcık bile olsa” buyurmak suretiyle buna işaret etmişlerdir.

Allah’ın bir kimseye kızması, ona azâb etmesi demektir. Allah’ın azâbı kıyamet gününde o kişiyi cehenneme koyması suretiyle gerçek­leşir. Nitekim hadislerde bu açıkça belirtilmiştir. Bir insan mü’min de olsa büyük günah işlemişse cehenneme girmeyi hak eder. Ancak güna­hı sebebiyle ebediyen cehennemde kalmayıp, cezasını çektikten sonra neticede cennete girer.

Vaazdan Öğrendiklerimiz:

Az olsun çok olsun, maddî olsun mânevî olsun başkasının hak­kına tecavüz etmek şiddetle haram kılınmıştır.
Dâvada önce dâvacı, sonra dâvâlı dinlenir; gerekirse yemin etti­rilir.
Bir dâvada delil getirmek dâvacıya aittir.
Yalan yere yemin etmek en büyük günahlardan ve haramlar­dandır.
Büyük günahlardan birini işleyen mü’min de cehenneme girer; fakat ebediyen orada kalmaz.