Vefa Nedir?

By | 19 Haziran 2015

vefa-nedirVefa, dost ikliminde yetişen güllerdendir. Onu düşmanlık atmosferinde görmek mümkün değildir. Vefa, duygu, düşünce ve tasavvurda aynı şeyleri paylaşan kişilerin özelliğidir. Kin, nefret ve kıskançlık gibi duygular ise vefanın baş düşmanlarıdır. O, sevgi ve mürüvvetin bağrında boy atar. Vefayı, insanın gönlüyle bütünleşmesi şeklinde tarif edenler de olmuştur. Doğrusu kalbî ve ruhî hayatı olmayanlarda vefadan bahsetmek kolay değildir. Konuşurken doğru söyleme, verdiği sözlerde, ettiği yeminlerde vefalı olma gönül hayatına bağlıdır. Kendini yalan ve aldatmadan kurtaramayan, verdiği söz ve yeminlere aykırı davranan ve yüklendiği sorumluluğun ağırlığını duymayan iki yüzlü ve mürai tiplerin gönül hayatına sahip olabileceklerini düşünmek, kişinin kendini aldatması ile eş değerdir.

Vefa kelimesi sözlüklerde, aldatma ve hıyanetin zıddı olarak, sözünü yerine getirme, sözünde durma, borcunu ödeme; sevgi, bağlılık ve dostlukta sebat; yetme ve yetişme; güzel ve yüce ahlâk anlamlarında kullanılır. Vefalı kişi, üzerindeki hakları eksiksiz ödeyen/yerine getiren ve sadece kendi hakkı olanı alan kişidir.

Hem Kur’ân-ı Kerim, hem Hadis-i Şerifler hem de dünya edebiyatının seçkin eserleri vefa konusunu geniş bir şekilde ele almışlardır. Yüce Allah, kendisinin vefalı olduğunu dile getirdiği gibi; vefayı, başta peygamberler olmak üzere seçkin kişilerin özelliklerinden ve insanlığın temel iyiliklerinden biri olarak zikreder. (Bakara, 2/177)

Öyle ise, ihlâs, sadâkat, gıybet etmeme ve su-i zanda bulunmama gibi niteliklerin yanı sıra vefa da inanan her insanın hayatına hâkim kılmak zorunda olduğu güzel ahlâk prensiplerinden biri ve hayatın her alanında ihtiyaç duyulan temel özelliklerdendir. Fert, vefa duygusuyla güvenirliliğini kazanır ve yükselir. Aile, vefa duygusu üzerine kurulmuş ve bu duygu devam ediyorsa ayakta kalır ve cennet köşelerinden bir köşe olur. Devlet, kendi halkına karşı ancak vefa duygusuyla itibarını korur. Vefa duygusunu yitirmiş bir ülkede ne olgun fertten ne emniyet vadeden aile yuvasından ne de istikrarlı ve güvenilir bir devletten söz etmek mümkündür. Vefanın olmadığı bir ülkede, fertler birbirine karşı kuşkulu, yuva kendi içinde huzursuz, devlet de halkına karşı uğursuz ve her şey bir birine yabancıdır, tıpkı cansızlar gibi… Üst üste ve iç içe olsalar bile… İnsanlık, altında ezildiği problemlerinden kurtulma ve cehenneme dönüşen dünyayı cennete çevirme konusunda ancak diğer toplum ve milletlerle vefa hissi içinde ilişkide bulunursa başarılı olur. Tarih, dostlarını arkadan hançerleyen, yaptıkları antlaşmalara uymayan, tek taraflı çıkarlara dayalı politikalar izleyen millet ve devletlerin siyasal, ekonomik ve kültürel bağımsızlık içinde ve saygın olarak yaşamadıklarını belgelemektedir. Kur’ân-ı Kerim sağduyu sahiplerini de vefalı kişiler olarak nitelendirir: “Ancak sağ duyu sahipleri öğüt alır. Onlar ki, Allah’ın ahdine vefa gösterirler ve antlaşmalarını bozmazlar.” (Ra’d, 13/19-20)

Vefa gösterilmesi ve şartlarına uyulması gereken akitler/antlaşmalar/ dostluklar üç çeşittir:
* Kişinin Rabb’i ile,
* Kişinin kendisiyle,
* Kişinin diğer insan ve varillarla yaptığı akitler/antlaşmalar/dostluklar.

Bunların varlığını ve şartlarını da, ya Kitap ve Sünnetle veya akıl, tecrübe ve araştırma ile bilebiliriz.
Diğer taraftan vefanın tevbe, samimiyet, muhasebe, sadâkat, hakta sebat, hicret, sabır, istikamet vb. dinî kavramlarla da ilişkisi bulunmaktadır. Karşıt olarak da aldatma, hıyanet, nifak, nankörlük vb. kavramlarla iç içedir. Aslında ilk grupta yer alan kavramların hemen hepsinde vefanın, ikinci grubunda ise vefasızlığın değişik tonlarını görmek mümkündür. Örneğin, kişinin, bir kısım iç bozulmalardan sonra yeniden asıl duruluğuna dönmesi ve özüyle bütünleşmesi anlamında tevbe etmek bir vefa olduğu gibi, gerçeğin ortaya çıkmasına engel olma, onu örtme, ikili oynama, günümüz moda deyimiyle çifte standart uygulama da hak ve hakikate karşı vefasızlığın ta kendisidir. Kısacası vefalı kişiden tevbe, samimiyet, muhasebe, sadâkat, hakta sebat, hicret, sabır ve istikamet aramak veya beklemek mümkün iken, vefasız kişinin er veya geç aldatma, hıyanet ve nifak hastalıklarına bulaşması da beklenebilir. Öyle ise vefa, karşılıklı ilişki ve davranışlarımızda bir ölçü olarak kullanılması gereken özelliklerin başında gelir.