Tuvalet Adabı

By | 22 Ekim 2014

tuvalet-adabiİslâm dininin kuralları, bütün hayatı kuşatıcı nitelikte olduğu için, bunlar arasında insanın mahrem ve özel durumlarıyla ilgili emir ve tavsiyeler de bulunmaktadır. Hz. Peygamber, sahabelere sadece iman ve ibadet esaslarını öğretmekle kalmamış, aynı zamanda günlük insan hareketlerinin biçim ve şekilleriyle de meşgul olmuş ve bu konularda ashabına emir ve tavsiyelerde bulunmuştur. Ancak bazı müşrikler, Hz. Peygamber’in insanların günlük yaşantılarıyla ilgili verdikleri bilgileri akıllarına sığdıramamışlardır. Nitekim müşriklerden biri Selman-ı Farisi’ye alaylı bir eda ile şöyle demiştir:

Görüyoruz ki, sahibiniz size her şeyi öğretiyor. Hatta helâda oturuşu bile öğretiyor, dediler. Buna karşılık Selman şöyle dedi: Evet, O, herhangi birimizin sağ eliyle istinca etmesinden, yahut kıbleye yönelmesinden bizleri nehyetti. Hayvan dışkısı ve kemiklerden de nehyetti. Ve: “ Her hangi biriniz üçtaştan azıyla istincâ etmesin” buyurdu.(341)

Tuvalet Adabı Açıklaması:

Hiç şüphesiz, tuvalet adabıyla ilgili bilgiler, iman ve ibadet esaslarına göre küçük birer ayrıntı sayılabilir. Ancak Hz. Peygamber’in bu tür bilgileri verişinde, en küçük ayrıntıyı bile ihmal etmeyecek derecede bir ciddiyet ve insanı bir bütün olarak değerlendirme gibi derin ve anlamlı bir hassasiyet yatmaktadır. Gerçekten de bu tür ayrıntılar ile medeniyet ve gelişmiş kültür arasında sıkı bir bağ ve ilişkinin bulunduğu bilinmektedir. Nitekim sonraki dönemlerde İslâmiyet’i inceleyen bazı batılı bilginler, İslâm dininin tuvalet adabına varıncaya kadar insan yaşantısını düzenlemiş olduğundan hayranlıkla söz etmişlerdir.(342)

Selman -radıyallâhu anh-’dan: Ona denildi ki:- “Peygamberiniz size her şeyi öğretti; hatta def-i hacetin bile nasıl yapılacağını öğretti (öyle mi?)” “Evet…” dedi. Bir rivayette: “Bunu ona (Selman’a)(343) soranlar müşriklerdi.” (344)

 

341.Müslim, Kitabu’t Tahare: hadis no: 262

342.İslam ilmihali. Marmara ilahiyat yayınları.

343.Müşrik bu suali alay etmek için sormuştur. Binaenaleyh Selman -radıyallâhu anh- ona gerektiği gibi ağzının payını verebilirdi. Lâkin o böyle yapmamış, kâfirin alaylı tavrına aldırış etmeyerek sualini ciddi bir müsteşrik suali gibi telâkki ederek şeriatın hükmünü kendisine anlatmış bu makamın istihza yeri olmadığını bu suretle göstermiştir…İmam Nevevi. Sahihi Müslim.

344.Müslim, Kitabu’t Tahare: hadis no: 262