Tokalaşmanın Sünnetleri

By | 23 Ocak 2015

tokalasmaTokalaşmanın Sünnetleri

Selman el-Farisi’den -Allah ondan razı olsun- rivayete göre: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Müslüman, kardeşi ile karşılaşıp, onunla musafaha ede­cek olursa, şiddetli rüzgar esen bir günde yaparakların dö­külmesi gibi, her ikisininde günahları dökülür yahutta her ikisininde günahları bağışlanır. İsterse günahları deniz kö­püğü gibi olsun. (Taberani el-Kebir 315)

Ebu Hureyre’den -Allah ondan razı olsun- rivayete göre Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem Huzeyfe ile kar­şılaşmış onunla musafaha yapmak isterken Huzeyfe kenara çekilerek: Ben cünübüm deyince, Allah Rasulü şöyle buyur­muştur:

“Müslümana, kardeşi ile musafaha yaptığı takdirde ağaç yapraklarının dökülmesi gibi ikisininde günahları dökülür.” (Taberani, Evsad 1/184)

Bezzar senediyle Hz. Ömer’den -Allah ondan razı olsun- rivayet etmektedir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Müslüman iki kişi karşılaşıpta biri diğerine selam vere­cek olursa, onların arasında arkadaşını daha bir güler yüzle karşılayanlarını Allah, daha çok sever. Birbirleriyle musafaha edecek olursa üzerlerine yüz rahmet iner. Bunların doksanı ilk başlayana verilir, musafaha yapana da on rahmet verilir.’

Tirmizi senediyle İbn Mesud’dan -Allah ondan razı ol­sun- rivayet ettiğine göre: Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem şöyle buyurdu:

“Elle tutuşmak (musafaha etmek) selam vermenin ke- malindendir. (Malik, Muvatta 2/908 )

Ebul Hattab Katade şöyle demiştir. Ben Enes’e Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in ashabı birbiriyle el sıkışır mıydı? diye sordum. O da evet diye cevap verdi. (Buhari, İstizan 27)

Enes -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir: Yemen halkı Medine’ye gelince Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Size Yemen halkı geldi, el sıkışmayı ilk başla­tan onlardır.” (Ebu Davud, Edeb 143)

Bera -Allah ondan razı olsun-‘den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “İki müslüman birbiriyle karşılaşırlar da el sıkışırlarsa ikisi birbi­rinden ayrılmadan önce günahları bağışlanır.” (Ebu Davud, Edeb 143)

Enes -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir: Bir adam:

“Ey Allah’ın Rasulü bizden bir kimse kardeşi veya ar­kadaşıyla karşılaştığında onun için eğilebilir mi? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem:

“Hayır eğilemez, buyurdu.” Adam:

“Ona sarılıp öpebilir mi?” diye sordu. Peygamber sallal- lahu aleyhi vesellem:

“Hayır,” buyurdular. Bu defa adam:

“Elini tutup musafaha edebilir mi?” dedi. Peygamber sal­lallahu aleyhi vesellem: “Evet,” buyurdu. (Tirmizi, İstizan 31)

Saffan ibni Assai -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir: Bir Yahudi kendisi gibi Yahudi olan arkadaşına: – Gel şu peygambere gidelim, dedi, ikisi birden Rasûlullah sallallahu aley­hi vesellem’e geldiler ve onu imtihan etmek için dokuz kesin ayetin ne olduğunu sordular. (Uzunca bir hadisin bu bölümü ilgilendiren bölümü dolayısıyla buraya alınmıştır.) Peygamberimiz cevaplandırdıktan sonra, onlar onun elini ve ayağını öperek: Şehadet ederiz ki sen gerçekten bir peygambersin, dediler. (Tirmizi, İstizan 33)

İbni Ömer -Allah Onlardan razı olsun-’ın naklettiği uzun­ca bir hadisin bir bölümünde şöyle dedi: “Peygambere yak­laştık ve elini öptük.” (Ebu Davud, Cihad 96)

Hz. Aişe -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir: Rasûlul­lah sallallahu aleyhi vesellem bizim evimizde iken Zeyd ibni Harise Medine’ye gelmişti. Sonra Rasûlullah sallallahu aley­hi vesellem’e gelip kapıyı çaldı. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’de elbisesini sürüyerek ayağa kalktı, onu kucakladı ve öptü. (Tirmizi, İstizan 32)

Ebu Zer -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir: Rasûlul­lah sallallahu aleyhi vesellem bana: “Kardeşini güler yüzle karşılamak bile olsa iyilikten hiçbir şeyi küçük görme.” bu­yurdu.

Ebu Hüreyre -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, Hz. Ali’nin oğlu Haşan -Allah ondan razı olsun-’ı öpmüştü. Bunun üzerine Akra ibni Habis: “Benim on tane çocuğum var, fakat bunlardan hiç biri­ni öpmedim, “dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem

“Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” buyurdu. (Buhari, Edeb 18. Müslim, Fezail 65)