Tesettür Ve Hürriyet

By | 29 Nisan 2015

tesettur-ve-hurriyet    Tesettürü kabul etmeyenlerin iddiasına göre; tesettür, insanın tabii bir hakkı olan hürriyeti ortadan kaldırdığı gibi, kadının insanlık haysiyetine de bir tür hakarettir.
Bu görüştü olanlar; insanın şeref ve haysiyetine saygı göstermenin insan hakları beyannamesinin bir maddesi olduğunu öne sürerek, erkek-kadın her insanın hür olduğunu, bu nedenle de kadının tesettürlü olmasının, onun hürriyetini ihlal ettiğini ve insanlık haysiyetine ihanet sayılacağını ileri sürmektedirler. Tesettürün, kadına zulüm olduğunu, bunun mutlaka ortadan kaldırılması gerektiğini söylerler.
Şunu belirtelim ki, kadının eve hapsedilmesi ile, yabancı erkekler karşısında tesettürlü olması arasında fark vardır.
İslâm’da kadını hapsetmek söz konusu değildir. İslâm’da tesettür, kadının yabancı erkekle olan ilişkileri esnasında giydiği elbiselerde belli bir ölçüye riâyet etmesidir. Tesettür vazifesi kadına erkek tarafından yüklenmediği gibi, onun haysiyetine de aykırı değildir. Tesettüre riâyet etmekle, kadını eve kapatmayı aynı şey saymak, yanlıştır. Kadın veya erkeğin, toplum içinde başkalarının huzurunu bozmayacak şekilde yürümeleri, gezmeleri ve ahlâkî dengeyi ortadan kaldırmayacak şekilde davranmaları, hürriyete aykırı olarak nitelendirilemez.
Günümüzde ileri sayılan ülkelerde erkek için bile az-çok böyle sınırlamalar vardır. Mesela, bir erkek çırılçıplak sokağa çıksa, polis tarafından önlenir. Bu hareket, toplum kurallarına aykırı olduğu için o kişi tutuklanır. İçtimaî ve ahlâkî menfaatler fertleri, biıbirleriyle olan münasebetlerinde belli kurallara uymaya mecbur kılıyorsa, bu durum, ne hürriyete, ne insanlık haysiyetine aykırıdır, ne
de zulümdür.
Bunun gibi, kadının, İslâm’ın tayin ettiği kadarıyla örtülü olması, hürriyete ve haysiyete aykırı olmak şöyle dursun, tam aksine ona hürriyet ve haysiyet verir. Çünkü bu durum, kadını, ahlâk yoksunu ve kaba kişilerin taarruzlarından, saldırılarından korur.
Kadının şerefi onu, dışarıya çıktığında vakarlı, ağırbaşlı olmaya, davranış ve giyiniş tarzıyla tahriklere yol açacak, erkeği kendisine çekecek hareketlerde bulunmamaya, süslü-püslü elbise giyip dikkat çekmekten, yolda cilveli yürümekten, erkeklere ümit verici şekilde konuşmaktan kaçınmaya mecbur kılmaktadır.
Tesettüre yapılan tenkitlerden biri de, kadın ve erkek arasına sınır çekilmesinin, arzuları körükleyeceği iddiasıdır. Kadınla erkek arasına tesettür gibi sınırlar konursa, erkeğin cinsi arzusu daha da artarmış! Eğer, çıplaklık ve cinsellik serbest olsaymış, bir müddet sonra halk alışıp onlara bakmayacakmış!
Hâlbuki tecrübeler, bu iddianın boş olduğunu göstermektedir. Bu iddia doğru olsaydı, Batı toplumlarmda tecavüzler, cinsî sapıklıklar bu kadar yaygın olmazdı. Tecrübeler, cinsel serbestliğin, şehveti daha da körükleyerek önüne geçilmez bir hırs haline getirdiğini göstermektedir.
Cinsî susamışlık; tatmin olacak, doyacak cinsten değildir. Böyle bir macera peşine düşen erkek, yüzlerce kadından oluşan bir hareme sahip olsa bile yine başka kadınlar arar. Sınırları kaldırarak hevesi doyurmak mümkün değildir. Bu yola başvuran kimse, aynen ateşi odunla söndürmek isteyene benzer.
Genel olarak insan tabiatı, cinsel istekleri açısından sınır tanımaz. İnsan ruhen sonsuz istek ve arzularla yaratılmıştır. Hele ruhsal arzular maddî yönde olursa, hiçbir sınır tanımaz.
İçgüdünün huzur ve rahata kavuşması için; içgüdüler, tabii ihtiyacı miktarınca tatmin edilmeli, ayrıca tahrik ve heyecanlara gem vurulmalıdır.