Sorunlardan Çıkamamak

By | 25 Haziran 2015

sorunlardan-cikamamakModern iletişim ağları, dünyanın sorunlarını birden gözlerimizin önüne seriyor. Kendi sorunlarımız yetmiyor; her gün cinayet veya ihanet haberleriyle sarsılıyoruz. Sorunları seyrettikçe, seyretmeye saplanıyoruz. Şu çok önemli: Karamsarlığa kapılan kalp, çözümleri düşünmeye fırsat bulamaz.
Başarısızlık şimdi yapamamak değil, hiç yapamayacağım sanmaktır. Bilincimizde biriken sorunları devleştiriyoruz; onları çözmeyi imkânlarımızın çok üzerinde görüyoruz. Çaresizlik mazeretine sığınıyor, düşünmeyi, çözüm aramayı işe yaramaz çabalar sanıyoruz.

Tolstoy’un dediği gibi, “Herkes insanlığı değiştirmeyi hayal eder de kimse kendini değiştirmeyi düşünmez.” Her defasında papağan gibi, siyasetin kirliliğini konuşuyoruz. Bunun yerine mektupla veya telefonla siyasilere temiz siyaset için öneride bulunalım. Ahlaksızlığın yaygınlaşmasından şikâyet edip duruyoruz. Doğrusu dilimizdeki gıybetle mücadele etmektir. Televizyon seyretmekten, çocuklarımızı eğitmeye vakit bulamıyor muyuz? Doğrusunu yapabiliriz!
Bazılarında dertler bir saplantıya dönüşüyor. Bedenlerinin bir defa yaşadığı problemi hafızalarından çağırıp defalarca kalplerine yaşatıyorlar. Soruna çözüm aramak yerine, sorunun acısını, beyinlerinde takılmış plak gibi tekrarlamayı benimsiyorlar. Öyle değil mi?

Şurası önemli: Zihnimize yığılan sorunları çok ça düşünmek stresi arttırır. Fazla stres, beynin düşünce akışını, öğrenmeyi ve hatırlamayı sağlayan mesaj iletici kimyasal maddeleri azaltır. Düşünebilme yeteneği hızla yok olur; düşünemeyen beynin büyük düşünmesi de imkânsızlaşır. Bu yüzden, sorunlara saplanmayan rahat insan daha kolay başarır.

Elbette zorluklarla dolu hayat, sorunlar üretir ve elbette zulümler temiz kalpleri üzer. Dikkatinizi çekerim: Ümide sarılarak üzülmek meşru; karamsarlığa kapılarak üzülmek gayrimeşrudur. !