Şaban Ayının On Beşinci Gecesi (Berat Gecesi)’nin Fazileti

By | 14 Mayıs 2015

saban-ayinin-on-besinci-gecesi-berat-gecesinin-fazileti   Şaban ayının on beşinci gecesidir. Berat Arapça “berae-beraet” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Beraet “iki şey arasında ilişki olmaması, kişinin bir sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğunun bulunmaması” manasına gelir, Şabanın onbeşinci gecesinde Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı umularak bu geceye Berat gecesi denmiştir. Bu gece için bazı kitaplarda “şabanın ortasındaki gece” mübarek gece”, “rahmet gecesi” ve “belge gecesi” anlamına gelen ifadeler kullanılmıştır.
Berat gecesi Müslümanlar tarafından kutsal sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi adet haline gelmiştir. Hz. Peygamber’in, “Allah Teala -rahmetiyle-şabanın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyanlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” buyurduğu rivayet edilmiştir. (Tirmizi) I )ığer bir rivayette de Hz. Peygamber, “şabanın ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında lecelli eder ve fecir doğana kadar, “Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isleyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle! Der” buyurmuştur. (İbni Mace) bir kısım alimlerin, kıblenin Kudüs’te ki Mescid-i Aksa’dan Mekke’de ki Kabe yönüne çevrilmesinin hicretin ikinci yılında Berat gecesinde gerçekleştiğini kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır.
Duhan suresinde Kur’an-ı Kerim’in “mübarek bir gecede” nazil olduğu anlatılmaktadır. İslam alimlerinin çoğunluğuna göre burada işaret edilen gece Kadir gecesidir. Çünkü diğer ayetlerde Kur’an’ın ramazan ayında ve Kadir gecesinde indirildiği belirtilmektedir. İkrime b. Ebu Cehil’in de dahil olduğu bir gurup alim ise Duhan suresindeki ayetle Berat gecesine işaret edildiği kanaatindedirler. Buna göre Kur’an’in tamamının Berat
gecesi levh-i mahfuz’dan dünya semasına indiği, Kadir gecesinde de ayetlerin peyder pey inmeye başladığı şeklinde bir yorum ortaya çıkmaktadır ki bazı müfessirler bu görüşü kabul etmişlerdir.
Muâz bin Cebel (Radiyallahu Anh) Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellemfden şöyle rivayet etti:
“Allah Teâlâ Şaban ayının on beşinci gecesi tüm yarattıklarına muttali olup müşrik ve münafık hariç herkesi bağışlar.” (Terğîb ve Terhîb, 2/ 119)
Ebû Sa’lebe el-Huşenî (Radiyallahu Anh), Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellemf den şöyle rivayet ediyor:
“Şaban ayının on beşinci gecesi olunca Allah Teâlâ kullarına muttali olup müminleri bağışlar, kafirlere mühlet verir, kin tutanları da kinlerinden ve hasetlerinden vazgeçinceye kadar öylece oldukları hal üzere bırakır.” (Münzirî, Terğîb ve Terhîb: 2/ 119)
Hz. Ali (Radiyallahu Anh), Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellemf in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Şaban ın on beşinci gecesi olunca o geceyi
ibadetle ve gündüzünü oruçla geçiriniz. Çünkü Allah Teâlanın rahmeti o gece güneşin batmasıyla dünya semasına iner ve Allah Teâlâ şöyle buyurur:
Bağışlamak isteyen yok mu? Günahlarını bağışlayayım.
Rızık isteyen yok mu? Rızık vereyim.
Herhangi bir şey isteyen yok mu? İstediğini vereyim.”
Bu hal güneş doğuncaya kadar devam eder.” (Münzirî, Terğîb ve Terhîb: 2/200)
A
Hasan bin Osman bin Ebû’l As (Radiyallahu Anh), Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellemin) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Şaban ayının on beşinci gecesi olunca Allah leâlâ kullarına muttali olup müminleri bağışlar, kafirlere mühlet verir, kin tutanları da kinlerinden ve hasetlerinden vazgeçinceye kadar öylece oldukları hal üzere bırakır.” (Münzirî, Terğîb ve l’erhîb, 2/ 119)
Hasan bin Osman bin Ebû’l As (Radiyallahu anh), Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellemin)şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Şaban ayının on beşinci gecesi olunca bir münâdî seslenerek:
Yok mu bağışlanmak isteyen? Bağışlayayım.
Yok mu bir şey isteyen? Ona istediğini vereyim.
Şirk koşmayan ve zina etmeyen herkese istediğini vererim.” (Kenzu’l Ummâl)
/V
Urve (Radiyallahu Anhydan gelen rivayette Aişe (Radiyallahu Anh) anlatıyor:
“Şaban ayının on beşinci gecesi olunca Allah Resulü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) yanımdan ayrıldı.
Sonra Hz. Âişe (Radiyallahu Anha) şöyle devam etti:
Şöyle devam etti:
Allah Resûlü’ nün, kadınlarından birinin yanına gittiğini zannettim. Hemen kalkıp evde onu aramaya başladım. Ararken ayaklarım ayaklarına dokundu. O, secdeye kapanmış, şöyle dua ediyordu:
“Gizli halim ve hayalim Sana secdeye vardı. Kalbim Sana inandı. Nimetlerle Sana sığınıyorum. Günahlarımı Sana açıyorum. Kendime zulmettim,beni bağışla, zira Senden başka bağışlayacak yoktur. Cezandan affına sığınıyorum. Azabından mlımetine sığınıyorum. Kızgınlığından rızana sıvınıyorum. Senden Sana sığınıyorum. Sen kendine övgüler yağdırdığın gibi ben Sana övgüler yağdırılmam.”

Hz. Aişe (radiyallahu anha), Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) bu hal üzere sabaha koçlar durmaksızın namaz kıldığını belirtiyor. Sakili olduğunda ayakları morarmıştı, ayaklarını ovarak şöyle dedim:
“Anam babam sana feda olsun, Allah Teâlâ senin gelmiş ve geçmiş tüm günahlarını bağışlamamış mıydı? Allah Teâlâ bunu sana yapmamış mıydı?”
Bunun üzerine Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi \r Sellem) şöyle buyurdu:

“Evet ey Aişe! Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” Bu gecede ne gibi hayırların var olduğunu bilmek ister misin dedi?
Ben de:
“Ne vardır bu gecede?” diye sorunca,
Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem):
“Bu sene doğacak çocukların her biri bu gece
yazılır. Bu sene ölecek kimselerin her biri bu gece yazılır. Kulların işlediği ameller bu gece Allah’ın huzuruna çıkarılır. Kulların rızıkları bu gece indirilir.” buyurdu.
Hz. Aişe (Radiyallahu Anh) sordu:
“Ey Allah’ın Resulü! Öyle ki tüm mahlûkât Allah’ın rahmetiyle Cennet’e girecek öyle mi?”
Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) buna karşılık:
“Evet, herkes Allah’ın rahmetiyle Cennet’e girecektir.” buyurdu.
Sordum:
Sen de mi ey Allah’ın Resûlü?
Elini başının üstüne koyarak şöyle buyurdu: “Evet ben de; ancak Allah Teâlâ beni rahmetiyle kuşatmıştır.
Bunu üç kez tekrarladı.” (Suyûtî, Dürri Mensûr: 6/ 27)
Enes bin Mâlik (ra) anlatıyor:
“Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) bir ihtiyaç için beni Hz. Aişe (Radiyallahu Anh)’in evine gönderdi. O esnada Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) Şaban ayının on beşinci gecesinden bahsettiğinden ihtiyacı çabucak alıp geri
dönmek için Hz. Aişe’den çabuk olmasını istedim. O da:
“Ey Enes! Otur, ben sana anlatayım.” dedi ve anlatmaya başladı. O gece Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) benimle beraberdi. Beraberce yattık. Geceleyin uyandığımda yanımda yoktu. Kalkıp diğer hanımlarının odalarını dolaştım, ancak bulamadım. Kendi kendime, belki de Mısırlı hanımı Mariya’nın yanına gitmiştir, dedim. Çıktım, mescitte yürürken ayağım ayağına değdi. Allah Resûlü secdeye kapanmış şöyle yalvarıyordu:
“Gizli halim ve hayalim sana secde etti. Kalbim Sana inandı, işte suç işleyen ellerim, Ey azîm olan Allah’ım! Günahlarımı ancak azim olan bağışlar, beni bağışla,
Sonra kafasını kaldırdı ve:
“Ey Allah’ım! Bana nankör ve hain olmayan, kötülükten uzak, temiz ve korkan bir kalp ver.” diyerek dua etti.
Sonra döndü ve secdeye kapanarak:
“Sana kardeşim Dâvut’un söylediğini söylüyorum:
“Efendim için yüzümü toprağa sürdüm, efendimin şanına yaraşan affetmektir. ”
Kafasını kaldırdığında:
“Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Resulü.” dedim.
O da:
“Ey Humeyrâ! Bu gecenin Şaban ayının on beşinci gecesi olduğunu bilmiyor musun? Bu gecede Allah Teâlâ Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri kadar kişiyi Cehennem’den azad eder. Ancak şu altı grup kişi müstesna:
1) Devamlı olarak içki içen,
2) Ana babasına karşı gelen,
3) Sürekli zina yapan,
4) Kargaşalık çıkaran,
5) Yakın dostlarıyla ilişkisini kesen,
6) “iftira eden” buyurdu.
Bunun üzerine şöyle sordum:
“Neden Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri kadar sayıda kimseyi affeder?”
Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem):
“Araplar arasında, Kelb kabilesinden daha fazla koyunu olan yoktur da ondan”, cevabını verdi. (Sııyûtî, Dürri Mensûr, 6/28)
Hz. Aişe (Radiyallahu Anh) şöyle anlatıyor:
“Bir gece Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem)’i kaybettim. Dışarı çıkıp aramaya başladım. Bir de baktım ki Cennetul Bakide başını göke kaldırmış duâ ediyor. Beni görünce şöyle buyurdu:

“Ey Aişe, Allah ve Resûlü’nün sana haksızlık yapacağından ve zulmedeceğinden mi korktun?”
“Ben, senin diğer hanımlarından birisinin yanına gittiğini zannettim.” dediğimde:
“Allah Teâlâ Şaban ayının on beşinci gecesi dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarından daha fazla koyunun tüyleri kadar sayıda kimseyi bağışlar.”buyurdu. (Münzirî,Terğîb ve (erhîb, 3/459)
Ebû Musa el-Eşarî’den rivayetle Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Rabbimiz Şaban ayının on beşinci gecesi dünya semasına iner, müşrik ve münafık hariç tüm kulları bağışlar(Kâdî Iyâz, Şifâ, 1/396)
Allah Teâlâ’nın dünya semasına inmesi sahih hadis-i şeriflerle sabittir. Kur’an-ı Kerim’deki: “Rabbin ve Melekler saf saf gelirler(Fecr: 22) âyeti de bunu desteklemektedir.
Allah Teâlâ bir halden başka bir hale hareket ve intikal yönünden, inmek ve gelmek sıfatlarından müstağnidir. O’ndaki bu sıfatlar yaratılmışlarınkine benzemeyen, Müşebbihe ve Muattıla’nın dedikleri gibi olmayıp bilakis Allah Teâlâ’nın kendi zatına has sıfatlardır.