Ramazan Orucunun Kazası Nasıl Olur ?

By | 29 Nisan 2015

ramazan-orucunun-kazasi-nasil-olurKendisine oruç farz olan kimse, Ramazan ayında tutmadığı veya meşru bir mazeretinden dolayı bozduğu her günkü orucun karşılığı olarak, Ramazan ayının haricinde oruç tutarak Ramazan orucunun kazasını yerine getirmiş olur. Buna göre bir kimse yolculuktan, hastalığının artmasından (bu durum hastanın kendi kanaatiyle veya uzman Müslüman bir hekimin bildirmesiyle olur); kadınlar da hayız, nifas gibi bir mazeretten dolayı oruç tutmaz veya bozarlarsa, tutamadıkları gün sayısınca oruç tutmaları farzdır. Bunu Kur’ân’ın şu ayeti ifade etmektedir: “Sizden kim hasta veya seferde olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutar.”

Ramazan orucu kazaya kalan kimse, bunu kaza etmeden bir sonraki Ramazana ayı gelirse, gelen Ramazan orucunu tutar daha sonra kazaya kalan orucunu tutar. Çünkü kaza için zaman geniştir.

Şafîîlere göre, bir Ramazana ait kaza orucunu, diğer Ramazan gelmeden önce tutmak gerekir. Önceki Ramazan orucu tutulmadan ikinci bir Ramazan gelirse, gelen Ramazan orucu tutulur, kazaya kalan oruçlar için hem kaza ve hem de her gün için bir fidye vermek gerekir. Çünkü kaza vaktinden çıkarılmıştır. Kazayı vaktinden sonraya bırakmak ise, yerine getirilmesi gereken bir ibadeti sonraya bırakmak gibidir.
Yolculuk veya hastalık sebebi ile Ramazan orucunu tutamamış olan bir kimse, kazaya kalan oruçların tamamını veya bir kısmını kaza edebilecek bir zaman bulmuş iken, bunları kaza etmeden ölüm hastalığına yakalanırsa, malının üçte birinden ödenmek üzere kazaya kalan her bir gün için bir fidye ödenmesini vasiyet etmelidir. Bu fidye fakirlere verilir. Aynı şekilde meşru bir özrü olmaksızın kasden Ramazan orucunu tutmayan kimsenin de ister kaza edecek vakit bulsun ister bulamasın, öldüğü zaman malının üçte birinden fidye verilmesini vasiyet etmesi vacipdir. Çünkü yapılması mümkün olan bir ibadeti terk etmiştir. Böyle bir kimse vasiyet etmediği takdirde, varislerin bu fidyeyi vermeleri üzerlerine vacip değildir. Ama isterlerse kendi mallarından bir bağış olarak verebilirler. Ölen kimsenin vârisleri veya vârisi olmayanlar ölü adına oruç tutmak suretiyle kaza edemezler. Böyle beden ile yapılan ibadetlerde, başkasına vekalet edilemez. Ancak kendileri için tuttuklan oruçların sevabını ölüye bağışlayabilirler.
İmam Şafiî’ye göre, ölü vasiyet etsin veya etmesin, onun geriye bıraktığı malın tamamından kazaya kalmış oruçlarının fidyesi verilir. Böyle bir ölü adına da velisi oruç tutabilir.