Psikolojik Açıdan Örtünme Ve Çıplaklık

By | 28 Nisan 2015

psikolojik-acidan-ortunme-ve-ciplaklik    Psikolojik incelemeler, erkeklerin, şehvetli bakışın etkisi hususunda kadınlardan daha hassas olduğunu göstermiştir. Kadınlar ise erkeklere oranla fiziksel temasın etkisi hususunda daha hassastırlar.
Yaratılış itibariyle fiziksel temas ve acı duyusunun eşiği kadınlarda erkeklerden daha alçaktır. Bir başka deyişle kadınların dokunma ve acı duyma hususunda hassasiyetleri daha fazladır. Buna karşılık erkekler daha keskin görme duyusuna sahiptirler. Cinsel görüntüler, erişkin erkekleri daha çok etkiler. Erkeğin bu durumu, günlük hayatta sürekli göze çarpar. Dokunma faktörü ise kadınları daha çok etkiler. Erkeklerde göz, çok uzun mesafeden tahrik unsurlarının etkisi altına girdiğinden, erkekler oldukça yaygın bir şekilde şehevî kışkırtıların etkisi altına girer ve bu yönüyle daha faal olurlar. Dokunma duyusu ise uzun menzile sahip olmayıp, etkisi yakın temasla sınırlıdır. Kadının cinsel hormonları de- virliliğe sahip olup nöbetleşe çalıştığından kışkırtıcıların kadına etkisi büyük oranda sınırlıdır.
Isbat edilmiştir ki, kadının bütün bedeni erkek için kışkırtıcı, tahrik edici iken erkeğinki böyle değildir. Erkeğin kadının tenine bakmaktan tahrik olduğu kadar, kadın erkeği görmekten tahrik olmamaktadır. Bu durum erkeğin bakışına, kadının da örtünmesine sınır getirmektedir.
Kadınların örtünme bakımından erkeklerden daha fazla yükümlü olmasının sebebi, erkeğin yaratılışı gereği görme duyusu yoluyla daha çabuk ve kolay tahrik edilmesidir. Erkeğin kadına bakmama hususunda zayıf olması yüzünden, kadının örtünmesi onu şehevî tahrikten kurtaracaktır.
Unutulmamalıdır ki, bütün içgüdüler gibi cinsel güdü de ahlâkî denetim altında olmalıdır. Çünkü karşılıksız ve tatminsiz kalan, sürekli bastırılan cinsel yönelişler sonunda o bireyin gerçek tekâmül yolunda ilerlemesini zorlaştırarak huzursuzluğa sebep olup ruhsal bunalımlar doğurabilir.
Kadın içgüdüsel bir isteğe sahip olsa bile, fıtratına yerleştirilen psikolojik faktörler tesiriyle her zaman beklemeye, insanın doğal yüceliğini korumak suretiyle asaletini muhafaza etmeye meyillidir. Ne var ki, erkeğin bazı zayıf noktalarını harekete geçirerek ve ortam hazırlayarak onu kendisini izlemeye sevk eder Bu sebeple erkeğin kadın için kışkırtıcı, tahrik edici olmasından ziyade, kadının erkek için tahrik edici olması söz konusudur.
Erkekle kadın her zaman ve her yerde istedikleri takdirde birbirlerine karş: çekici duygularla bağlı bulunmaktadır. Bu her iki cins arasında aşırı temayül şeklinde açığa çıkar. Hatta söz konusu temayül ve cinsel duyguları kışkırtmak konusunda insan türlü türlü vasıta ve çareye başvuracak şekilde yaratılmıştır. İnsanların kalbine cinsel istekler için, sevişme ve aşk için kuvvetli duygular konmuştur. Vücut yapıları, organları arasındaki uyum, derilerinin rengi, karşı cinsi eliyle okşama duygusu… kısaca vücudun her uzvu karşı tarafın hislerini tahrik edecek unsurlardır. Sesleri, davranışları, edaları, en basit mimikleri bile karşılıklı olarak birbirlerinin duygularını kamçılar. Dolayısıyla iki cins, cinsel meselelerle ilgili faaliyetlerin sebeplerini, araçlarını ve çarelerini hazırlar, karşılıklı olarak birbirlerinin duygularını tahrik ederler.
Zorluklarla mücadele söz konusu olduğunda, buna en büyük yardım ve destek insanın kendi fıtratından geldiği halde, cinsel şehvet bahis mevzu olduğunda, tam tersine insanın benliği dahi kışkırtmaya ve azdırmaya meyillidir. İnsan en güzel durumlarında bile, bu azgın dürtü karşısında onun etkinliğini frenleyebilme konusunda güçsüz kalabilmektedir.
Cinsel güdü güçlü, derin ve sınırsız bir melekedir. Ona ne kadar uyulursa o kadar başıboş ve kontrolü güç olur. Yanıcı madde verildikçe daha çok alevlenen ateşe benzer. İnsan nefsi cinsel konularda, güzellere sahip olmada sınır tanımaz.
İnsanın cinsel yönden tahrik olma alanının belirli bir noktaya kadar sınırlı olduğu ve bundan sonra durulacağı düşüncesi doğru değildir. Bundan dolayı kadın ve erkek arasında bir sınır, bir perde olması, serbest ilişkinin bulunmaması gerekir. Yoksa cinsel heyecanlar artar, seks isteği ruhsal bir susuzluk ve doymak bilmeyen bir açlık haline gelir.
Cinsel güdüye gem vurmak ve onu faydalı yöne sevk etmek için kadına ve erkeğe birtakım görevler düşmektedir; kı bunların başında erkeğin gözlerini koruması, kadının ise örtünmesi gelir.