Peygamberimizin Hz. Zeyneb (r.anh) İle Evlenmesi: Rivayetin tenkidi

By | 6 Temmuz 2015

peygamberimizin-hz-zeyneb-r-anh-ile-evlenmesi-rivayetin-tenkidi    Kötü niyetliler, İslâm’ı kötü göstermek ve Peygamber’ine dil uzatmak için bu rivayette bir dayanak buldular, ve bunu dillerine doladılar.
Bazı müfessirler ve tarihçiler oyuna gelerek âyetten kastedileni açıklamak ve Zeyneb (r.aııh)’in evliliğini anlatmak için bu rivâyeti nakletmişlerdır.
Hâlbuki rivâyet, İslâm ve peygamberi aleyhine uydurulmuşluğunun delillerini ve zayıflığının alâmetlerini içerisinde taşıyan bir rivâyettir. Gerek sened ve gerek peygamber makamına yakışmayan muhtevasıyla uydurma mahsulüdür.
Günyüzü görmemiş bekâr bir kızdan bile daha çok hayâ sahibi olan Peygamber (sav)’den sadır olması kesinlikle mümkün değildir.
O Peygamber ki Yüce Allah (cc)’ın: “Sakın, kendilerini denemek için onlardan bir kesimini faydalandırdığımız dünya hayatının süsüne gözlerini dikme! Rabbinin rızkı hem daha hayırlı, hem de daha süreklidir” (TâHâ Sûresi, 20/131) sözüne harfiyyen riâyet ediyordu.
Çünkü Resulullah (sav), evlerin kutsallığını gözetme, evlilik ilişkilerini koruma konusunda da herkese örnek idi. O, şöyle buyuruyordu: “Bir koca ile karısının arasını ya da efendi ile kölesinin arasını bozan bizden değildir.” (Ebu Davud, Kitabu’l-Edeb)
Rivâyet, Peygamber (sav)’in peygamberlik makamına yakışmayan bir şeyi nisbet etmekle de yetinmemiş, bunun ötesine giderek -hâşâ- Yüce Allah (cc)’ın, Zeyd’in karısına göz diken peygamberini mükâfatlandırdığını ve peygamberinin onunla evlenme isteğini yedi göğün üstünden onaylayarak, onunla evlendirdiğini okuyucusuna anlatmak istiyor.
Yüce Allah (cc)’m, başkasının karısına göz diken birinin bu isteğini üstlenip onu o kadınla evlendirmesi şanına yakışır mı? Elele en üstün ahlâka ve en temiz kalbe sahip olduğu için kulları arasından peygamber olarak seçtiği birini bu hareketinden dolayı mükâfatlandırır mı? Hiç şüphesiz Allah (cc), risaletini kime vereceğini en iyi bilendir.
Yasaklanan bir davranışı işleyen kişi mükâfatlandırılır mı?
Alimlerimiz bu rivâyetin üç yönden tutarsızlığını tesbıt etmişlerdir:
1) Rivâyet mürseldir. Çünkü rivâyeti nakleden Muhammed b. Hıbban, Medineli bir fakıh olup tabiîndendir. Amcası Vasi’ ile Rafı’ b. Hudayc, Enes ve başkalarından rivayet etmiştir. Kendisinden de Zührî, Yahya b. Said el-Ensarî, Malik, Leys ve başkaları rivâyet etmişlerdir. Bu zat, hicretin 121. yılında vefat etmiştir.
2) İbni Sa’d’m kendisinden bu rivâyeti naklettiği Muhammed b. Ömer el-Vakidî, hadis âlimlerince makbul biri değildir.
Zekeriya b. Yahya es-Sacî: “Muhammed b. Ömer el-Vakidî, Bağdat kadısı olup yalancı olmakla itham edilmiştir” demektedir.
İmam Buhari, onun hakkında şöyle demektedir: “Vakidî, Medineli, olup Bağdat’ta yaşamıştır. Naklettiği hadisler alınmaz. İmam Ahıned b. Hanbel, İbnü’l-Mübarek ve İbni Nümeyr, hadislerini almamışlardır.” Başka bir yerde de İmam Ahmed’in, onun yalancı olduğunu söylediğini belirtmektedir.
Beyhakî’nin isnadına göre İmam Şafiî: “Vakidî’nin kitaplarının hepsi yalan mahsulüdür” demiştir.
Nesaî de şöyle demektedir: “Resulullah (sav)’a yalan şeyler isnad etmekle şöhret bulmuş zayıf raviler dört kişidir: Medine’de Vakidî, Horasan’da Mukatil, Şam’da, Muhammed b. Said el-Maslûb…” Ve dördüncüsünün ismini de zikretti.
Ebu Davud: “Onun hadislerini yazmam ve ondan hadis anlatmam, (onun yalancı olduğunda) şüphem yoktur” demektedir.
Ebu Hatim, Nesaî ve İbnı Rahûye, onun, hadis uydurduğunu söylerler.
3) Muhammed b. Ömer’in kendisinden rivâyette bulunduğu Abdullah b. Amir el-Eslemî, zaifu’l-hadistir; Ahmed, Ebu Zür’a, Ebu Asım ve Nesaî onun hakkında “zayıftır” demişlerdir.
Ebu Hatim; “metruk”tur, İbni Main de: “Zayıftır, bir değeri yoktur” demiştir.
Buhari: “Hıfzı hakkında konuşuluyor; hadisleri zaptedemiyor” demektedir.
İbni Hıbban ise: “Senedleri ve metinleri tersyüz ediyordu, miirselleri de doğrudan Resûlullah (sav)’tan nakledilmiş gibi gösteriyordu” demektedir.
O halde üzerinde durduğumuz bu rivâyet, dolayısıyla sened bakımından da metin bakımından da sahih değildir. Peygamberlik makamına dil uzatılan vehim ve sapıklıkların bu rivayete dayandırılması da tutarlı değildir.