Peygamberimizin Hz. Ümmü Seleme (r.anh) İle Evlenmesi

By | 6 Temmuz 2015

peygamberimizin-hz-ummu-seleme-r-anh-ile-evlenmesi   Ebu Ümeyye’nin kızıdır. Ebu Ümeyye’nin adı: Süheyl Zadür-Rakb el-Muğire b. Abdillah b. Ömer b. Mahzum’dur. Annesi ise: Atike bint Amir b. Rabı b. Malik b. Güzeyine b. Alkame’dir.
Kocası Ebu Seleme’nin adı: Abdullah b. Abdilesed b. Hilal b. Abdillah b. Ömer b. Mahzum’dur. Kocasıyla birlikte Habeşistan’a hicret etmiştir. Orada Zeyneb, Seleme, Ömer ve Dürre isminde çocukları doğmuştur.
Kocası, Ulıud savaşında aldığı bir yaradan dolayı şehit düşmüştür. Ümmü Seleme (r.anh), Peygamber (sav)’den şunları ezberlemişti: “Her kim bir musibete uğrar ve Allah’ın emrettiği şekilde: «I lepimiz Allah’a aidiz ve hepimiz O’na döneceğiz. Allah’ım, musibetimden dolayı bana mükâfat ver; ardından bana daha hayırlısını ver» derse, Allah ona daha hayırlısını verir.”
Kocası vefat ettiğinde lıemen Peygamber (sav)’in bu sözünü hatırladı ve:
‘‘Hepimiz Allah’a aidiz ve hepimiz O’na döneceğiz. Allah’ım senin katında musibetim hesaba katılmıştır; bu musibetimden dolayı bana mükâfat ver” dedi. Aslında: “Ondan daha hayırlısını ver” diyecekti ama kendi kendine: Ebu Seleme’den daha hayırlısı kim olabilir ki? diyerek öyle demedi. Ancak Peygamber (sav)’in öğrettiğine uyarak henüz hava kararır kararmaz (o günün akşamı) Peygamber (sav)’in ona öğrettiği şekilde dua etti.
İddeti bittiğinde Hz. Ebu Bekir (ra) ona talip oldu ama reddetti. Ardından Hz. Ömer (ra) talip oldu, onu da reddetti. Belki ikisi de uğradığı musibetten dolayı onu teselli etmek veya kocasıyla hicretinden ve Allah (cc) yolundaki cihadından dolayı onu taltif etmek için teklifte bulunmuşlardı.
Mücahid kadınlarının gözetimini ve çocuklarının geçimini üstlenmeyi içeren bu teklifler yüce insan! duygulardan kaynaklanıyordu. Sahabeden pek çoğunun birden fazla kadınla evlenmelerinin altında bu duygular yatmaktadır.
Sahabilerin birden fazla kadınla evlenmenin sebeplerinden biri de bu olmuştur.
Ünınıü Seleme (r.anh)’nin Hz. Ebu Bekir (ra) ile Hz. Ömer (ra)’in tekliflerini reddetmesi iki sebepten kaynaklanıyordu:
Birincisi; kocasının ölümü acıklı bir musibetti, yerinin doldurulması ve başkalarıyla teselli bulması pek kolay değildi. İkincisi; kocasını o kadar seviyordu ki, ona göre ondan daha iyisi olamazdı.
İşte bundan dolayı Hz. Ebu Bekir (ra) ile Hz. Ömer (ra)’i reddetti. Onları reddederken onlardan iyisini bulurum ümidinde değildi. Peygamber (sav), kendisinden başka teselli bulacağı başka bir kimsenin olmadığını görünce kendisiyle evlenmesini teklif etti. Ancak kıskançlığını ve çocuklarının küçük olduğunu, ayrıca kendileriyle danışacağı ve nikâh akdini üstlenecek velîlerinin olmadığını ileri sürerek Peygamber (sav)’in teklifini de geri çevirdi.
Resûlullah (sav) ona haber göndererek: “Küçük çocuklarını var, diyorsun, Allah çocuklarına yeter. Kıskanç olduğunu söylüyorsun. Allah’a bundan dolayı kıskançlığını gidermesi için dua edeceğim. Veliler meselesine gelince, hazır olanlardan da hazır bulunmayanlardan da benimle evlenmene rıza göstermeyecek kimse yoktur.” diye bildirmişti.
Bir rivayete göre yaşının geçmiş olmasını da mazeret beyan etmiş ve Peygamber (sav): “Yaşlandığını söylüyorsun, oysa ben senden bir yaş büyüğüm” demiştir.
Nihayet Peygamber (sav), mazeretlerini kendisinin üstleneceğini söyledi ve böylece onunla evlenmeyi kabul etti. Böylece Ümmü Seleme (r.anlı), evlenmeye muvafakat edip Peygamber (sav)’le evlenmiştir.
İşte o zaman Allah (cc)’ın duasını nasıl kabul ettiğini ve Ebu Seleme (ra) yerine ondan daha hayırlısını; Peygamber (sav)’i verdiğini g’izleriyle müşahede etti.
Ümmü Seleme (r.anh) hicret ve musibetinde herhangi bir kadın değildi, Hicret esnasında büyük çaba harcamış ve meşakkat çekmişti. Kocasıyla çocuğundan bir sene ayrı yaşamanın sıkıntılarını çekmiş ve bunlara sabretmişti. Bütün bu zorluklara rağmen iman ve inancı üzere sebat göstermiş, Allah’ın vaad ve yardımından ümit kesmemiştir. İşte bu meziyetleriydi onu Peygamber (sav)’e eş olmaya ehil kılan.
Ümmü Seleme (r.anh)’nin kendisi bize bunları şöyle anlatır:
“Ebu Seleme, Medine’ye hicret etmek istediğinde bir devesi vardı. Devesini hazırladı ve oğlu Seleme ile beni deveye bindirdi. Sonra devenin yularını tutup yola koyuldu. Benî Muğire’niıı erkekleri yola koyulduğumuzu görünce koşup geldiler. Kendin gideceksen git, ama bu kızımızı sana vermeyiz, onu nasıl bırakırız? Neye güvenerek onu gurbete götürüyorsun? dediler. Devenin yularını zorla elinden kaptılar. Bu arada beni de aldılar. O zaman Abdülesed oğulları -kocasının akrabaları-, kızdılar. Seleme’ye koşup: Vallahi bu kadını kocasından ayırırsanız biz de çocuğunuzu onun yanında bırakmayız, dediler. Her biri çocuğu bir taraftan çekiyordu. Oğlunun kolu yerinden çıktı.
Nihayet Abdülesed oğulları yani kocamın akrabaları çocuğu alıp gittiler. Muğire oğulları da beni yanlarında hapsettiler. Kocam Ebu Seleme yalnız başına Medine’ye gitti. Kocamdan da oğlumdan da ayrı kalmıştım. Her gün sabah çevre vadilere gider akşama kadar orada oturur ağlardım. Aşağı yukarı bir yıl böyle sürüp gitti. Bir gün amca çocuklarımdan biri beni bu durumda gördü ve Muğire oğullarına: Bu zavallıdan ne istiyorsunuz? Onu kocasından ve çocuğundan ayırdınız, dedi. O zaman bana: Dilersen kocanın yanma git, dediler. Abdüleedoğulları da oğlumu geri verdiler. Devemi yola hazırladım, oğlumu kucağıma alarak Medine yolunu tuttum, yanımda hiç bir Allah’ın kulu yoktu…”
Hicret esnasında bu kadar sıkıntı çeken, daha önce kocasıyla birlikte Habeşistan’a yapılan ilk hicrette hicret eden, daha sonra da birçok korkuya göğüs geren, tehlikeli anlar yaşayan ve bütün bunlara karşı sabreden ve inancında sebat gösteren bir kadına, Hz. Ebu Bekir (ra) ve Hz. Ömer (ıa)’ın tekliflerini reddettikten sonra onu taltif ve geçiminin üstlenilmesi için Peygamber (sav)’iıı evlilik teklifinde bulunmasını çok mu göreceğiz!
Mücahitlerin ailelerini korumak ve onları taltif etmek için Resûlullah (sav)’ı ve ashabını bu yollara iten o insani duygular ne yücedir!
Ümmü Seleme (r.arıh), hicretin altmışbirinci yılında vefat etmiş ve Baki mezarlığına gömülmüştür. Cenaze namazını Ebu llureyre kıldırmıştır. Peygamber (sav)’in eşlerinden en son vefat edenidir ve vefat ettiğinde seksen dört yaşındaydı.