Peygamberimizin Hz. Hatice (r.anh) İle Evlenmesi

By | 6 Haziran 2015

most beautiful roses   Hz. Hatice (r.anh), Huveylid b. Esed b. Abdüluzza b. Kusay’ın kızıdır. Kureyş kabilesinin Esed boyundandır. Resulullah (sav)’ın ilk eşidir ve İslâmî ilk kabul eden kimsedir. Ondan önce kadın veya erkek İslama giren kimse yoktur. Cahiliye döneminde Mekkeliler arasında lâkabı, “Tâhire” idi.
İbni lshak, onun Resulullah (sav)’la evlenmesinin sebebini şöyle anlatır:
Hz. Hatice (r.anh), şerefli ve mal sahibi bir tüccar idi. Ücretle işçi tutar, işlerinde çalıştırırdı. Ticaret işini yürüten kimseye gelirden bir kısmını verir ortaklıklar kurardı. Resulullah (sav)’ın doğruluk ve güvenilirliğini, ahlâk ve iffetini duyduğunda ona haber göndererek ticaret mallarını, Meysere ismindeki kölesiyle birlikte Şam’a götürmesini teklif etti. Daha öncekilere verdiği paylardan daha yüksek bir pay vereceğini de söyledi. Resûlullah (sav) onun bu teklifini kabul etti. Meysere ile birlikte ticaret kervanını Şam’a götürdüler.
Şam’a geldiklerinde bir rahibin manastırına yakın bir ağacın altında mola verdiler. Resûlullah o ağacın gölgesinde oturdu. Rahip, Meysere’ye yaklaşarak: “Şu ağacın gölgesinde oturan kim?” diye sordu. Meysere: “Bu, Kureyş’ten Harem bölgesinden biridir” dedi. O zaman rahip: “Bu ağacın altında peygamberlerden başka kimse oturmuş değildir” dedi.
Resûlullah (sav), getirdiği ticaret mallarını sattı ve almak istediği şeyleri alarak geri Mekke’ye döndü. Hz. Hatice (r.anh)’ye geldiğinde oradan satın aldığı malları ona teslim etti. Hz. Hatice (r.anh), onun getirdiği malları sattı. Böylece ticareti yüzde yüz ya da buna yakın bir kâr getirmişti. Ayrıca Meysere, o rahibin kendisine söylediklerini Hz. Hatice (r.anh)’ye anlatmıştı.
Hz. Hatice (r.anh) ciddi, zeki, şerefli ve iffetli bir kadın idi. Meysere kendisine olup bitenleri anlattığında onu Resûlullah (sav)’a gönderdi. Hz. Hatice (r.anh), Resûlullah (sav)’a: “Yaptığımız bu ortaklıktan memnunum. Yakınım olmanı istiyorum. Çünkü sen kavmin arasında şerefli ve güvenilir birisin. Ahlâkı iyi, sözünde doğrusun” diyerek kendisiyle evlenmesini teklif etti. Hz. Hatice (r.anh), Kureyş’iıı soylu ailelerinden, şeref ve mal bakımından ise en ileri gelenlerindendi. Resûlullah (sav)’a bu teklifi yaptıktan sonra Resûlullah (sav) amcalarına durumu anlattı. Bunun üzerine amcası Hamza b. Abdülmuttalib (ra) kendisiyle birlikte Huveylid b. Esed’in yanma gitti ve ondan Hz. Hatice (r.anh)’yi istedi.
Böylece Resûlullah (sav), Hz. Hatice (r.anh) ile evlendi. Resûlullah (sav)’ın bütün çocukları, vahiy kendisine gelmezden önce Hz. Hatice (r.anh)’nin doğurduğu çocuklardır.
Tarihçilerin Hz. Hatice (r.anh) hakkında söylediklerinden şu sonuçları çıkarabiliriz:
1- Resûlullah (sav)’ın Hz. Hatice (r.anh)’yle evlenmesinde temel sebep, Hz. Hatice (r.anh)’nin daha önce hiç kimsede müşahede etmediği Resûlullah (sav)’ın
üstün ahlâkı ve güzel davranışlarıdır. Hz. Hatice (r.anh), o kadar etki altında kalmıştır ki: “Yakınım olmanı istiyorum. Çünkü sen kavmin arasında şerefli ve güvenilir birisin. Ahlâkı iyi, sözünde doğrusun” diyerek onunla evlenmek istediğini açık açık söylemekte bir sakınca görmemiştir.
2- Bunun yanında Meyseıe’nin Hz. Hatice (r.anh)’ye anlattığı rahibin sözleri; “Bu ağacın altında peygamberden başkası gölgelenmemiştir” demesi.
Bu iki husus, Hz. Hatice (r.anh) üzerinde derin etkiler bırakmıştı. Hz. Muhammed (sav)’in ileride büyük biri olacağını seziyor gibiydi.
Bunun neticesidir ki, Llz. Hatice (r.anh)’nin hayatında daha sonra şunları görmekteyiz:
a) I İz. Muhammed (sav)’le evlenme isteği.
b) Peygamberliğim hiç beklemeden tasdik etmesi.
Böylece müslüman olanların ilki oldu. İslâmî hemen kabul etmesi ise, Peygamber (sav)’in davasında sebat etmesinde ve desteklenmesinde ilk adım oldu.
c) Meleğin ilk gelişinde korkuya kapılan Peygamber (sav)’i yatıştırıp onu teselli etmesi.
d) Onun, Peygamber (sav)’in risaletini te’yid etmesi, sırf duygusallıktan kaynaklanmıyordu. Bu destekleme öncelikle mantık! idi ve ahlâkî temele dayanıyordu. Çünkü Peygamber (sav): “Kendi durumumdan endişe ediyorum” dediğinde şu karşılığı vermiştir: “Hayır, yemin ederim ki Allah seni mahcup etmez. Çünkü sen akrabayı gözetir, âcizin yardımına koşar, fakire yardım edersin. Misafire ikramda bulunur ve musibetzedelere destek olursun.”
e) Hz. Peygamber (sav)’i; cesurca savunması ve bu uğurda kendini tehlikeye atması; canıyla ve malıyla onu desteklemesi. Peygamber (sav) hoşlanmadığı şeyler duyduğunda ya da yalanlayanlarla karşılaştığında bu durum onu üzerdi. Eve döndüğünde Hz. Hatice (r.anh) onu teselli eder, kendisinin haklılığını anlatır ve üzüntüsünü hafifletirdi.
Bütün bu sebeplerden dolayıdır ki, Peygamber (sav) onun hakkında şöyle buyurmuştur.
“Yemin ederim ki Allah ondan iyisini bana vermedi: İnsanlar bana inanmadıkları bir sırada o bana iman etti. Başkaları beni yalanladığında o beni doğruladı. İnsanlar bana hiçbir yardımda bulunmazken o malıyla beni destekledi. Başka kadınlardan çocuğum olmadı ama ondan çocuklarım oldu.”
Bütün bunlar bir tarafa Hz. Hatice (r.anh), Peygamber (sav) ile evlendiğinde kırk yaşında dul bir kadındı. Peygamber (sav) ise yirmibeş yaşındaydı. Gençti, her bekâr gencin genç ve güzel bir gelin düşlediği yaştaydı. Hz. Hatice (r.anh) de onunla evlenmeye karar verdiğinde maddî düşüncelerin hepsini bir tarafa atmıştı. Bütün arzusu ahlâkî temellere ve Peygamber (sav)’in istikbalinde beklediği büyüklüğüne dayalıydı. Peygamber (sav) de bu evlilikte maddî şeyleri düşünmüyordu; Hz. Llatice (r.anh) nin bu arzusuna karşılık vermek istiyordu. Çünkü o, şerefli, yüce ahlâk ve mükemmel akıl sahibi bir kadındı.
Temel ’oğruluk üzere kurulup her ikisi de yüce gayeler peşinde olunca, bu ev lilik meyvesini verdi, gayelerin en yücelerini gerçekleştirdi.
Aralarında büyük yaş farkı vardı. Ama bu yaş farkı, Peygamber (sav)’in vahiyle ilk karşılaşmasında gönlünün yatıştırılmasmda, korku ve endişelerinin dindirilmesinde büyük bir rol oynadı.
Düşünün; Peygamber (sav)’in, hayatında ilk defa vahiyle karşılaşıyordu. Cebrail (as), onun bütün insanlığa gönderilmiş bir peygamber olduğunu söylüyordu. Daha önce ne böyle bir şey duymuş ve ne de akimdan geçirmişti. Ama vahiy gelmişti. Hemen telaşla, şaşırmış bir halde Hz. Llatice (r.anh)’nin yanma döndü, kalbi tir tir titriyordu. Korkusu büyüktü. “Beni örtün, beni örtün” dedi.
O sırada Peygamber (sav), beklenmedik bir olayla karşılaştığında korkuya kapılacak genç bir eşin kucağına değil, şefkat ve merhametle dolu bir ana kucağına muhtaçtı. Hz. Hatice (r.anh), ana yaşında bir eş idi; duygu inceliği yanında derin düşünebilen, doğru kararlar verebilen, hayat tecrübesi olan olgun bir eş idi.
İşte Hz. Hatice (r.anh), bu ve benzeri sebeplerden dolayı Peygamber (sav) için en münasip eş idi ve başka bir kadında bu hasletler yoktu.
Hz. Hatice (r.anh), Peygamber (sav)’in korkusunu yatıştırdı, kalbinin titremesini durdurdu. Bir süre sonra da onu huzura kavuşturmak ve kendinden emin olmasını sağlamak için onu alıp amcası oğlu Varaka b. Nevfel’e götürdü. Varaka yaşlıydı. Cahiliye döneminde hristiyanlığa girmiş, İbraniceyi öğrenmiş, İncil okumuştu. Hz. Hatice (r.anh) ondan Hz. Muhammed (sav)’in başından geçenleri dinlemesini istedi. Peygamber (sav) başından geçenleri anlatmayı henüz bitirmemişti ki Varaka şu sözlerle onu müjdeledi:
“Müjdeler olsun ey yeğenim! O sana gelen, Musa’ya gelen Cebrail’dir. Keşke kavmin seni yurdundan çıkardıklarında hayatta olsam.”
Peygamber (sav): “Beni çıkaracaklar mı?” diye sordu. Varaka şu cevabı verdi: “Evet… Sana verilen, kime verildiyse o mutlaka düşmanlıkla karşılaşmıştır. Keşke o gün hayatta olsam da sana yardım edebilsem.”
Sanki Yüce Allah (cc), Hz. Hatice (r.anh)’yi Peygamber (sav)’e; davetinin ilk merhalesinde karşılaştığı eziyetlere karşı ona destek olsun, çektiği maddi sıkıntı ve mahrumiyetlere malıyla yardımcı olsun, karşılaşacağı engelleme ve itirazlara onunla birlikte karşı koysun, sıkıntılı durumlarında tecrübe ve aklıyla ona rehberlik etsin diye ilk zevce olarak seçti. Ayrıca hem Peygamber (sav)’e hem de İslama giren ilk müslümanlara büyük gönlü, derin düşüncesi ve mal zenginliğiyle yardımcı olsun ki müslümanlar güçlensin, İslâm kendisini toparlayıp ayağa kalkabilsin ve ileriki zaferlerle yayılışı için yola koyulsun.
Hz. Hatice (r.anh), Mekke dönemi sonlarına doğru, peygamberliğin onuncu yılında Mekke’de vefat etti.