Peygamber Efendimizin Kızı Ağlarken

By | 29 Haziran 2015

peygamber-efendimizin-kizi-aglarkenGÜNEŞ, MEKKE’NİN kalbine düşmüştü o gün. Yanıyordu Mekke.
Çöl sıcağı kavuruyordu ruhları. Vicdanlara vurmuştu çölün sıcağı alev alev…
Peygamberimiz, Allah’ı (c.c.) anlatıyordu çevresindeki insanlara. Anlattıkça hakaretin boyutu artıyordu onun için.
Peygamberimiz yine de devam ediyordu. Hakaretler daha da artıyordu.
Rahmet Peygamberi diyordu:
“Ey insanlar! Allah’tan başka ilah olmadığını kabul edin de kurtulun.”
Karşılık hemen geliyordu sevgiler sevgilisine ya bir tükürük, ya da bir çirkin söz olarak. Kalbi taşlaşmış bazı zavallılar da toprak atıyorlardı o nur yüze.
Güneş yükseldikçe yükseldi, sıcaklık artıkça arttı. Ruhlar ve çevre yangına dönüştü.
Vakit öğle olmuştu…
Güneşin koru düşmüştü vicdanlara.
Ruhlarındaki sıcağı hissedemeyenler etrafın sıcağına dayanamayıp gitmeye başladı.
Bir genç kız geldi Hz. Peygamberin yanına. Sanki bu dünyadan değildi, bir başka boyuttan düşmüş, pınl pırıl yanan bir çiğ tanesi gibiydi.
Ağlıyordu…
Gözlerindeki yaşlar bir başkaydı sanki. İnci inci dökülüyordu gördüklerinin üstüne. Öyle ağlamamıştı hiçbir insan, ağlamayacaktı da…
Kalbi gençliğinin hızıyla çarpmaktaydı kızın.
Titriyordu rikkat dolu yüreği. Öyle titrememişti hiçbir yaratılmışın yüreği…
Zarafet ve nezaketin timsali, merhamet ve sevginin kaynağı olan babasına yapılanlar dağlamıştı duygulu yüreğini. Korku kor gibi düşmüştü sancılı yüreğine.
Ağlıyordu kız…
Gözyaşları yüreğindeki acıları taşıyordu. Genç sinesinden kopup gelen damlalar küfrün koruna düşüyor gibiydi…
Eğilip babasına verdi elindekileri. Tüm çaresizliğini uzattı sanki.
Su ve mendil…
Verdikleri duygularının ifadesiydi adeta.
Sevgililer sevgilisi suyun bir kısmını içti, bir kısmı ile de abdest aldı.
Genç kız hâlâ ağlıyordu…
Genç yüreğin yaşları bir merhamet deryasına damladı.
Başını kaldırdı sevgili Peygamberimiz, kızına baktı. Yavrusunun kırgın dünyasını gördü gönül gözüyle.
Genç kızın göğsüne kor gibi düşen bu olay, genç kızı maddi dünyadan uzaklaştırmış, ona yakasının açıldığını fark ettirmemişti.
Sevgili baba yavrusuna baktı ve dedi.
“Yavrucuğum göğsünü kapat. Babanı mağlup edecekler, aşağılayacaklar diye de üzülme.”
Bu olayı uzaktan seyreden Haris İbn-i Hari el Gamidi sordu.
“Bu kız kim?”
Yanındakiler cevap verdi.
“Kızı Zeynep…”
Dünyevi sıkıntılar onun için önemsizdi. Göğsünü imana kapatanların hakaretlerinin ne önemi vardı. Allah’ın kabulüydü önemli olan. O’nun rızasına gölge düşmemesi için açılan yakasını kapat dedi yavrucuğuna.
O bir babaydı…
Çocuklarını, Allah’ın örten, kapatan ismi olan Settar ismiyle, günahlara karşı koruyan bir Babaydı (a.s.m.)