Peygamber Efendimizin Hz. Osman’a Cezası

By | 30 Temmuz 2015

peygamber-efendimizin-hz-osmana-cezasiBİR BİR DÜŞÜYORLARDI tomurcukları toprağa…
Üçüncü tomurcuğuydu bu giden…
İlk iki ablası gibi o da otuzlu yaşlara ulaşmadan yüz çevirdi dünyadan…
Sevgili baba, toprağa düşen tomurcuğunun kabrinin başında oturdu. Veda anıydı… Hüzünlüydü…
Gözleri de yüreği gibi dolu doluydu. Ağlıyordu… Rahmet damlaları düşüyordu toprağa… Tomurcuğuna cennet bahçelerinde boy verdirecek rahmet yağmurları akıyordu gözlerinden… Bir yıl ara ile iki yürek çiçeğinin ölümünün yürek yakan ıstırabını yaşıyordu sevgili baba.
Kalbi şefkat deryalarında, Rahim’in kapısındaydı.
Kimse konuşmaya cesaret edemiyordu…
Herkes suskundu.
Herkes, sevgili Peygamberinin yürek sızına ortak olabilmek yanşındaydı.
Sevgili tomurcuğu kabrine kim indirecekti?
Tüm dostları bekliyordu.
Gözler Gülsüm’ün eşi Hz. Osman’daydı.
Peygamberimiz dostlarına seslendi:
“Bu gece kim günah işlemedi?” (Yani eşiyle olmadı.)
Hz. Talha, Peygamberinin ne demek istediğini anlamıştı. Hemen cevap verdi:
“Ey Allah’ın Resulü! Ben varım.”
Peygamberimiz:
“Öyle ise kabre in!” buyurdu.
Hz. Talha’nın yardımı ile kızı Gülsüm’ü peygamberimiz ötelere yol almak için kabrine yerleştirdi.
Hz. Osman’ı, eşini kabre koydurmamakla cezalandırmıştı. Çünkü Gülsüm’ün vefat ettiği gece Hz. Osman eşinin yanında olmamıştı… Peygamberimiz, eşin bu ilgisizliğine çok üzülmüş, tepkisini onu cenazeden uzak tutarak belirtmişti.
O, çok vefalı bir babaydı.
Çocuklarının eşlerinden de vefa bekleyen bir Babaydı (a.s.m.)…