Peygamber Efendimizin Ahlakı

By | 4 Ağustos 2015

peygamber-efendimizin-ahlakiPeygamberimiz, uzuna yakın orta boylu, biçimli bir insandı. Omuzları ve göğsü geniş, yüzü çok sevimli ve güzeldi. Allâh O’nu bir insan güzeli olarak yaratmıştı.
Peygamberimizin vucûdu kadar ahlâkı da çok güzel ve yüksekti.
Peygamberimiz, insanlar için bir örnektir. Biz her işimizde, her gidişimizde Peygamberimizi örnek tutarız. Peygamberimiz gibi yapmaya, Peygamberimiz gibi olmaya çalışırız. Onun yüksekliğine erişilmezse de erişmeye çalışırız.
Peygamberimiz, güler yüzlü, tatlı sözlüydü. Ağzından kötü bir söz çıkmaz, kimseyi incitmezdi. Ömründe hiç yalan söylememiştir. Verdiği sözden dönmez, söz verdiği zaman, sözünü mutlaka yerine getirirdi.
Peygamberimiz çok cesûrdu. Korku nedir bilmez ve Allâh’tan başka kimseden korkmazdı. Muhârebelerde kılıç elinde düşmanlarla çarpıştı. Bütün kötülükleri kaldırdı.
Peygamberimiz, kötü adamları hiç sevmezdi, kötülere karşı çok sert davranırdı. Kötülüğü görünce ateş püskürürdü, iyiliğe karşı ise kuzu gibi yumuşak davranırdı.
Peygamberimiz, başladığı işi bitirmeden bırakmazdı. Hemşehrileri, Peygamberimize “El Emin” (Güvenilir insan) ismini vermişlerdi.
Peygamberimiz, büyüklere saygı, küçüklere merhamet, şefkat gösterirdi. Çocukları çok severdi. Hele yetim öksüz, kimsesiz çocuklara çok acırdı, onlara çok yardım ederdi. Kimsesizlerin işlerini görmekten zevk duyardı.
Peygamberimiz çok cömertti. Hiçbir şeyini esirgemez, herkese elinden gelen yardımı yapardı.
Peygamberimiz, komşu hakkını çok gözetir ve onları hiç gücendirmezdi. Hizmetçileri de çok hoş tutardı. Kendisi ne yer, ne giyerse onlara da ondan yedirir ve giydirirdi.
Peygamberimiz, misâfirlerini güler yüzle karşılar, onlara elini uzatır, ellerini sıkar, kendisi hizmet eder ve giderlerken de kapıya kadar uğurlardı.
Peygamberimiz, hastaları ziyaret eder, onların iyi olmaları için çalışır ve duâ ederlerdi.
Peygamberimiz, çok utangaçtı. (Utanmak hissi îmândan gelir, utanmak hissi olan kötülük yapamaz) buyururlardı.
Peygamberimiz konuştuğu zaman tâne tâne söyler, manâlı, kısa ve açık konuşurdu. Seslerini herkes rahatlıkla dinlerdi. Başkası konuşurken sözünü kesmez, konuşanı can kulağıyla dinlerdi.
Peygamberimiz, kimsenin evine, odasına izinsiz girmezdi. Bir yere misâfirliğe gittiğinde evvelâ kapıyı vurarak izin alır, kapı açılınca selâm verir ve içeriye girerdi.
Peygamberimiz, görüştüğü kimselerin ellerini sıkar, hâllerini, hatırlarını sorardı. Fakirleri çok korurdu. Dilenciliği sevmez ve bundan kurtulmaları için onlara yardım eder, yol gösterirdi.
Peygamberimiz çok çalışkandı. Vaktini hiç boşuna geçirmezdi. Çoluğunu çocuğunu geçindirmek için ticâretle meşgûl olurdu. Alış verişte kıl kadar doğruluktan ayrılmazdı. Doğruluğu ve doğru kimseleri çok severdi.
Peygamber Efendimiz, evine, âilesine, çoluk çocuğuna çok bağlı idi. Büyükleri sayar, küçükleri severdi. Çocukları kimin olursa olsun pek severdi. Çocuklarla karşılaştığında onlarla konuşur, onları okşar ve koklardı. Turfanda (yeni çıkmış) bir meyve getirirlerse evvelâ (ilk önce) çocukların en küçüğüne verirdi. Bir yere giderken en son ayrıldığı, gelince de en evvel bağrına bastığı çocukları ve torunları olurdu. Duâ ederken bile onları bağrına basardı. Çocuklar, Allâh’ın “bir hediyesi”dir derdi. Tertemiz verilmiş olan bu hediyeyi, temiz tutmak, hiç bir sûretle kirletmemek ana ve babanın vazifeleri olduğunu söylerdi.
Peygamberimiz, sâde ve temiz giyinirdi. Temizliğe çok dikkat ederdi. Yemekleri de sâde idi. Yemek seçmezdi. Ne bulursa onu yerdi. Sevmediği yemeği kötülemezlerdi. Yemekten önce ve sonra ellerini dâimâ (her zaman) yıkardı.