Peygamber Efendimiz, Gelmeden Önce Geleceği Biliniyordu

By | 16 Ağustos 2015

peygamber-efendimiz-gelmeden-once-gelecegi-biliniyorduKendisinden önce gelen Peygamberlere indirilen kitapların tamamı, Peygamber Efendimizin geleceğini önceden haber vermişti.
Neden mi?
Çünkü, Yüce Allah, “Sen olmasaydın (seni yaratmayı murat etmemiş olsaydım ey Muhammed) felekleri (kainatı) yaratmazdım” buyurur.
Demek ki, varlığa sebep O’dur (sav). Diğer Peygamberlerin tamamı O’nun gelişine ve dönemine zemin hazırlamak için görevlendirilmişlerdir. Yani diğer peygamberler O’nun bir tür yardımcıları. Dolayısıyla reislerini, liderlerini haber vermek de bir görevdi onlar için. İşte O’nu ümmetlerine haber vermekle bu görevlerini yerine getirmişlerdir.
Bu nedenle Tevrat, Zebur ve Incil’de bir çok ayet, O’ndan iniz ediyordu. Bunları okuyan papaz ve hahamlar ile Hıristiyan ve Yahudi bir çok bilgin, bundan haberdardı. Kral Seyf de bu bilgelerden biriydi.
Peygamber Efendimizin dedesinin yanında kaldığı yıllardaydı. Kral Seyf, ülkesi Yemen’i Habeşlilerden geri almıştı. Komşu devlet başkanları, âşiret ve kabile reisleri, geleneklere göre onu tebrike gelmişlerdi. Abdülmuttalib de bir heyetle Mekkeliler adına oradaydı.
Kral Seyf, tebrikleri kabul ediyordu. Sıra Mekkeli heyete gelince Abdülmuttalib kendilerini:
– Biz, Allah’ın dokunulmaz kıldığı memleketin halkı ve Kâbe’nin hizmetçileriyiz, diye tanıttı.
Sözleri ve saygılı tavrı, Seyfin ilgisini çekti:
– Ey tatlı dilli, peki sen kimsin? diye sordu.
– Ben… Abdülmuttalib…Hâşim’in oğlu.
– Ziyaretinize son derece sevindim. Siz, sohbet edilmeye layık, değerli insanlarsınız. Bunu biliyorum. Bana da sizi ağırlamak ve yurdunuza hediyelerle göndermek düşer.
Kral, diğer heyetleri teker teker memleketlerine uğurlarken Mekke heyetine:
– Sizleri bir süre daha misafir edip ağırlamak istiyorum. Bu isteğimi kabul ederseniz, beni mutlu etmiş olursunuz, dedi.
Abdülmuttalib heyet adına:
– Bunu bizim için bir şeref sayarım, diyerek kralın isteğini kabul etti.
Kral, bu süre içinde zaman zaman saygı duyduğu Abdülmuttalib’i makamına alarak sohbet ediyordu. Yine böyle bir sohbet esnasında Kral:
– Ey Abdülmuttalib, dedi. Sana bir sır emanet edeceğim. Anladığım kadarıyla bu sır, seninle ilgili olmalı. Başkalarından gizlediğim, bir kitapta bulduğum önemli bir haberdir bu.
Abdülmuttalib.
– Allah, sizlere uzun ömür versin. Heyecanlandırdınız beni. Sırrın ne olduğunu öğrenebilir miyim? diye sorunca da başladı anlatmaya:
– Bu sır, şu sıralarda doğmuş olması gereken bir çocuk ile ilgilidir. Kıldığım kadarıyla o, aranızdan çıkacaktır. İki kürek kemiği arasında bir “ben” vardır. Babası ve annesi öldükten sonra önce dedesi, ardından da amcası onu yanına alacaktır.
Bildiğim kadarıyla o, büyüyünce birçok ülkeyi fethedecektir. Dünya durdukça (la insanlara hep önder olacaktır.
Abdülmuttalib, o yaşına rağmen heyecandan yerinde duramaz haldeydi.
– Saygıdeğer Hükümdarım! Ömrünüz uzun, saltanatınız devamlı ve namınız yüce olsun. O çocukla ilgili, biraz daha açıklama yapabilir misiniz?

Seyf, gülümseyerek anlatmaya devam etti.
– O, puta tapmayı yasaklayacak ve Allah’a inancı yayacaktır. Her zaman adaletle iş görecektir. Daima iyilik yapacak, iyilik yapmayı salık verecektir. İnsanları kötülük yapmaktan ve çirkin şeylerden sakındıracaktır.
Kral bir süre sustuktan sonra, bu kez emanet edeceği sırrı açıkladı:
– Ey Abdülmuttalib! Bildiğim bütün özellik ve işaretler gösteriyor ki o çocuk, senin torunundur!
Abdülmuttalib, heyecandan titremeye başladı ve oturduğu yerden secdeye kapanıp öylece durdu.
Kral:
– Ne oldu sana öyle ey aziz misafir, dedi. Kalk da anlat…
Abdülmuttalib başını secdeden kaldırdı. Heyecanı biraz
olsun dinmişti, sakin sakin anlatmaya başladı:
– Şanı yüce Hükümdarım! Benim, Abdullah adında çok sevdiğim bir oğlum vardı. O’nu Mekke’nin ileri gelenlerinden birinin kızıyla evlendirdim. Bir çocukları dünyaya geldi. Saydığınız işaretlerin hepsi O’nda var. Henüz altı yaşındadır.
Annesi ve babası da hayatta değil. Şu anda benim yanımda kalıyor….
Hükümdar, yanılmadığına sevindi:
– Abdülmuttalib, dedi. O’nu kıskanıp düşmanlık edeceklerin başında, bildiğim kadarıyla Yahudiler gelecektir. O’nu Yahudilerden uzak tutmaya çalış. O’na bir kötülük etmelerinden korkuyorum. Gerçi Yüce Allah, düşmanlarının kendisine zarar vermesine de fırsat tanımayacaktır, diye biliyorum. Ama sen yine de dikkatli ol. Yine öğrendiğime göre, doğup büyüdüğü yurdundan da göç etmeye mecbur kalacak ve Yesrib’e (Medine’ye) yerleşecektir.
Bilgin Hükümdar, belli ki gönül gözü de açık biriydi. Adeta keramet göstermişti ve yıllar önceden Sevgili Peygamberimizin Peygamberliğini haber vermişti.