Peygamber Efendimiz Çocukları Olmadan Medine’ye Girmedi

By | 30 Haziran 2015

peygamber-efendimiz-cocuklari-olmadan-medineye-girmediPEYGAMBERİMİZ Mekke’den ayrılmıştı. Doğduğu, büyüdüğü, evlendiği, peygamberlikle müjdelendiği yurttan yuvadan, çocuklarının doğduğu diyardan ayrılmıştı.
Terk etti.
Tek olarak…
Her şeyi bırakıp gitti. Dünyadan çıkıp gider gibi gitti.
En önemlisi çocuklarını bırakıp gitti…
Hz. Ali’ye iki emanet bırakmıştı, iki vazife. Mekke müşrik-lerinin emanetleri ve kızları…
Hz. Ali emanetleri sahiplerine verdi. Asıl emanet olan Peygamberimizin kızları, Fatıma ile Gülsüm’ü, kendi annesi Fatıma’yı ve Hz. Hamza’nın kız kardeşi Fatıma’yı da yanma alarak ayrıldı Mekke’den.
Çöl… Mahşer gibi çöl…
Yokluktu çöl. Hayata ait bir şeyin olmadığı yerdi çöl… Vahşilikti…
Önde çöl vardı. Arkada çölden daha yokluk içinde, daha vahşilik içinde olan müşrikler vardı…
Hz. Ali yol alıyordu sevgili emanetlerle… Beş kadın ile yol alıyordu.
Tüm çölleri aşmak için yol alıyordu. Çölleşen ruhlardan uzaklaşmak için yol alıyordu.
Müşrikler, çöl firarilerine ulaşmakta gecikmediler. Etraflarını sardılar. Kadın yürekleri yaprak gibi titredi. Kılıçlar sallandı, beş kadının etrafında.
Korku çöllere döküldü yüreklerden. Kadın kalpleri çöller gibi kavruldu korkudan. Gözlerden yuvarlandı kırmızı kum taneleri gibi korku dolu gözyaşları.
Fatıma, sallanan kılıçların etkisiyle yere yuvarlandı devesinden.
Hz. Ali, emanet bellediklerini öyle korudu ki Allah’ın aslanından müşrikler uzaklaşmadan başka çare bulamadı.
On iki gün sürdü sevgili babanın izini takip. Ona Küba’da yetiştiler.
Sevgili baba, çocuklarını beklemişti Küba’da. Onlarsız Medine’ye girmemişti.
Hayatlarının tek uzun ayrılığıydı bu on iki gün. Medine bu sevgili aileyi bekliyordu özlemden kavrularak. Medineli kadın ve çocukların yüreklerinde alev alev başka çöller yaşanıyordu. Hasret buram buramdı, Medine ufuklarında.
Medine sokaklarına dökülmüştü özlem. Kalplerdeki çölleri giderip, hayat sunan sevgilinin çöllerden gelişi bekleniyordu. Günlerce beklediler. Günlerce baktılar çöllerin ufkuna.
Sonunda tüm hasretleri gideren güneş doğmuştu Medine’nin hasretle yanan kızıl ufuklarında. Medineli anlamıştı üzerlerine doğan bahtiyarlığı. Kadın ve çocuklar dillendirdi bu bahtiyarlığa ermişliğin gönül bestesini:
“Ay doğdu üzerimize
Veda tepelerinden…”
Medineli kadın ve çocukların gönül nağmeleri ile selamladıkları sevgili Peygamberin topluluğu içerisinde onun çocukları da vardı.
O, çocuklarından hiç ayrılmayan, onları Vekil ismiyle koruyan, himaye eden bir Babaydı (a.s.m.)…