Peygamber Efendimiz Bu Kez de Annesiz Kaldı

By | 12 Ağustos 2015

peygamber-efendimiz-bu-kez-de-annesiz-kaldiPeygamber Efendimizin çocukken yaşadığı sıkıntı, üzüntü ve ızdıraplar gerçekten çoktu ve ağırdı. Düşünsenize henüz dünyaya gelmeden babası vefat etmişti, sonra da sevgili annesini, sevgi ve şefkatine doyamadan henüz altı yaşında iken elleriyle mezarını kazıp ebedi aleme uğurlamıştı. Ardından dedesi Abdülmuttalib’in yanında kalmıştı ve sonra da amcası Ebu Talib’in… Belli ki Yüce Allah, O’na vereceği ağır ve zor görev için ta çocukluğundan beri hayatını sıkıntı, üzüntü ve musibetlerle yoğurarak kişiliğini güçlendirmek istiyordu.
Annesinin vefatında üzülmüştü ama kendini kaybetmemişti. Birlikte dayılarının bulunduğu Medine’ye gitmişlerdi. Dadısı Ümmü Eymen de beraberlerindeydi. Belli ki annesi dayılarını görmesini istemişti, ayrıca orada defnedilmiş olan babasının da kabrini ziyaret etmesini. Sevgili Peygamberimiz orada hem akrabalarını ziyaret etti, hem de babasının mezarını. Mezarın başında ağladı; mübârek gözyaşlarıyla, topraktan kabri damla damla sular gibiydi. O an yetimliğin acısını bütün şiddetiyle yüreğinin derinliklerinde duydu.
Babasız yaşamanın ne kadar zor ve acı verici olduğunu da. Bundan olmalı ki ömrü boyunca hep yetim ve öksüzlerin yanında oldu, onları sevdi ve sevindirdi.

Uhud Savaşından sonraydı… Müslümanlar Medine’ye üzgün dönmüşlerdi.
Melek yüzlü bir çocuk, iki gözü iki çeşme ağlıyordu. Babası savaşta şehit düşmüş; yetim kalmıştı. Üzgün ve boynu büküktü.
“Acımı ancak O (sav) dindirebilir” diyerek huzuruna gelmişti. Minik yüreği acılı, gözleri yaş dolu, sevimli yetimi karşısında görünce ağladı. Sonra kucaklayıp başını şefkatle okşadı ve:
– Sevimli çocuk, dedi. Yeter, ne olursun ağlama artık!
Çocuk, minik elleriyle gözyaşlarını silip sustu.
– Adın ne senin? diye sordu.
– Büceyr… Şehit olan Akrabe’nin oğluyum…. Babam yok artık!
Bııceyr’in yüzüne üzgün üzgün baktıktan sonra şefkat ve sevgi dolu sesiyle:
– Babana, Allah rahmet etsin… Adın da bundan böyle Beşir olsun…
Ardından mübârek eliyle çocuğun başını okşayıp bineğine bindirdi ve:
– Sevimli Çocuk, dedi. Baban Ben, annen de Aişe olsun ister misin?
Baba sevgisini doyasıya yaşayamamış BeşiPin gözleri ışıl ışıl parladı birden.
– Babam, anam sana feda olsun ey Allah’ın Resûlü! Elbette isterim ve seve seve kabul ederim…
Peygamber Efendimiz de, onun sevincinden mutlu oldu ve mübârek elleriyle tekrar başını okşayarak dua etti.
Peygamber Efendimiz (sav), yetimlerin acısını yüreğinde böylesine duyar ve onları hem sever, hem de sevindirirdi. “Her kim bir yetimin başını silerse (okşar-temizlerse),
elinin değdiği her saçın teline karşılık ona kıyamet günü bir nur olur!” buyurarak bizlerin de yetimlere ilgi göstermesini istemiştir.
Bir gün yanına bir adam gelip:
– Ey Allah’ın Resûlü! dedi. Ruhum sıkılıyor, içim daralıyor. Nedendir bilmem?
– İçinin rahatlamasını ve ihtiyacın olan şeyi elde etmek mi istiyorsun? Öyle ise, yetime şefkat edip acı; başını okşa ve karnını doyur. O zaman için açılır ve ihtiyacım de elde edersin, buyurdu.