“Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tövbe eder, namazı dosdoğru kılar zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. ”
Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
“Ben, Allah’tan başka hiçbir ilahın olmadığına, Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik edinceye, namazı dosdoğru kılıncaya, zekâtı verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Şayet bunu yaparlarsa canlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak İslam’a ait bir hak sebebiyle öldürülürse o müstesna. Hesapları ise Allah’a aittir.”
Açıklama:
Namaz kılmayan bir insan Allah’ın diğer emir ve yasaklarına karşı hassas olmaz. Çünkü namaz bütün günahların giriş kapısının anahtarını elinde tutar. Namaz kılan bir insana günah kapısının anahtarını vermez. Namaz kılmayan bir insana bu anahtarı verir ve hemen oradan uzaklaşır. Okuyalım:
“(Resulüm!) Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyan Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” Demek ki namaz kılmayanlar tüm kötülükleri işlemeye adaydırlar. Bu da ev içindeki huzuru kaçırır ve tam anlamıyla bir musibettir.