Boykotun kalkmasıyla müslümanlar biraz rahatlamışlardı. Fakat, aradan çok zaman geçmeden Peygamberimiz (sav)’in amcası Ebu Talip, birkaç gün sonra da eşi Hz. Hatice (r.anh) vefat etti.
Ebu Talip, müslüman olmamasına karşın, Peygamberimiz (sav)’i koruyup kolluyor, ondan çekinen müşrikler, Peygamberimiz (sav)’in üzerine fazla gidemiyorlardı. Ebu Talip öldüğünde yaşı 90’a yaklaşmıştı.
Hz. Hatice (r.anh), peygamberliğin başlangıcından itibaren ona destek olmuş vefakâr bir eşti. Zor zamanlarında, hep onda teselli bulmuştu Peygamberimiz (sav). İki musibetin birbiri ardına gelmesi; Peygamberimiz (sav)’e: “Şu ümmet üzerinde, şu günlerde toplanan iki musibetten hangisine en çok yanacağımı bilemiyorum” dedirtecek kadar ağır geldi.
Bu iki ölümün ardı ardına yaşandığı bu yıla “hüzün yılı” denilmiştir.
Ebu Talip ve Hz. Hatice (r.anh)’nin vefatından sonra müşriklerin eziyetleri arttı. Peygamberimiz (sav) üzüntüsünden pek sokağa çıkmıyor, genelde evinde oturuyordu. Sokağa çıktığı bir gün densizin biri başına toprak saçtı. Peygamberimizin kızı Fatıma (r.anh) onun saçını başım toprak içinde görünce, yüreği sızlamış ve toprağı temizlerken ağlamıştı. Kızının ağladığını gören Peygamberimiz (sav): “Ağlama yavrum, Yüce Allah babanı koruyacaktır” diyerek Allah (cc)’a olan teslimiyetini ifade etti.