Mücâhedeyi Tamamlayan Unsurlar:Allah’ı Bilmek

By | 23 Mart 2015

mucahedeyi-tamamlayan-unsurlarallahi-bilmek    Allâh’ı bilmek, kulun her daim şu düşünceleri taşımasıyla olur; Allâh, bana yakındır, beni cezalandırmaya kâdirdir, beni görüp bilmektedir. Amellerimi gözetlemekte ve kaydetmektedir. Tek ve yücedir; hükümranlığında hiçbir ortayı yoktur. Verdiği sözü tutar; kefil olduğunda kefaletinin gereğini yapar. Tehdit ettiğinde onu da uygular. Bütün varlıkların kendisine yöneldiği bir makamdır. Kendi nezdinden tasarrufta bulunan bir kaynaktır. Sevabı olduğu gibi azabı da vardır. Eşi, benzeri yoktur. Kâfidir, merhametlidir, sevmeye ve sevilmeye lâyıktır. İşiten ve bilendir. Her gün yeni bir iştedir ve hiçbir iş ile meşgul olmak onu diğer işlerinden alıkoymaz.

Gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir. Gönüllerden geçen düşünceleri, vesveseyi, gayret ve himmeti, hareketi, ani sıçramalan, kaş göz işaretlerini ve bunlardan daha ince olup bilinemeyen ya da daha büyük olup vasfedilemeyen; olmuş ve olacak her şeyi bilir. İzzet ve hikmet sahibidir. Nitekim bütün bu vasıfları, yukarıda “Yaratıcının bilgisi” başlığında anlatmıştık.

Kul, kesin inanç ve faydalı amel konusunda kalbini ikna edince diğer bütün uzuvları buna ikna olur. Şunlara da kesin bir biçimde inanmalıdır: Allâh, onu gözetlemekte ve her şeyini bilmektedir. Onun ilmi bütün varlıkları kuşatmıştır ve ondan hiçbir şeyin bilgisi kaçmaz. Kendisini O (c.c.) en güzel şekilde yaratmış, ona en güzel biçimi vermiştir.

İşte bütün bu hususlar kalbine iyice yerleşip kararlı olunca ve aklı kemâle erince nefsini gereği gibi hesaba çekebilir, marifete erer, Allâh nezdinde çok şerefli bir makama nâil olur ve her daim tetikte olarak kalbini ve organlannı muhafaza eder. Sürekli korku duyar; çünkü Allâh’ın, kendisinin geçmişte yaptıkları ve gelecekte yapacakları ile ilgili olarak kendisi üzerindeki kudretini bildiği için kalbinin ani hamlelerinden emin olamaz; Rabbi kendisine yakın olduğu için O’ndan hayâ eder. Ne zaman iradesinde bir azalma ve gerileme olsa bunun farkında olur ve dolayısıyla Allâh’ın sevdiği şey ne ise onu yapar ve hoşlanmadığı şeylerden Rabbinin rızası için vazgeçer. Kalbine hangi düşünce, vesvese, irade ya da gizli veya açık bir hareket gelse bu düşünceler gelmeden önce Allâh düşüncesi onun kalbindedir. Bu, Allâh’tan lâyıkıyla korkan, ârif ve muttaki kulların makamıdır.