Mahremiyet ve Özel Hayat Nedir?

By | 21 Haziran 2015

mahremiyet-ve-ozel-hayat-nedirMahremiyet (gizlilik, özel hayat) insanlarda fıtrî olan bir duygudur. İslâm bu duygunun korunmasına özen göstermiş, avret, halvet, ihtilat, tesettür mefhumları çerçevesinde pek çok değerin korunmasını öngörmüştür. “Bir eve girerken izin istemek göz içindir.” hadisi bu konuyu aydınlatmaktadır. Meskenin geniş tutulması prensibi de, mahremiyetin daha kolay korunması gayesiyle konmuştur. Sünnet açısından ev, sadece soğuk ve sıcağa karşı sığınılacak bir yer değildir. Aynı zamanda mahremiyeti sağlama yeridir. Bu yüzden eve haram denmiş ve sahibinin izni olmadan buraya girilmesi yasaklanmıştır. Modern hukukta buna mesken ve özel hayatın korunması denmektedir. Mahremiyeti ihlâl sadece girmek, saldırmak ve kundaklamakla tahakkuk etmez; bakmak, dinleme cihazı yerleştirmek, telefon dinlemek vb. yollarla da bu ihlâl gerçekleşir. “Hiç kimse izin almadan başkasının evinin içine bakmasın, kim izinsiz bakarsa aynen girmiş gibidir.” hadisi bunu açıklamaktadır. “Bir başkasının evinin içine bakarken, (ev sahibi tarafından) gözü çıkarılan kişi diyet istemeye kalkışmasın, bilsin ki, hiçbir hak talep etme durumunda değildir.” hükmü, bu meselenin ciddiyetini vurgulamaktadır. Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vesselâm), pencereden kendi evine izinsiz bakmış olan bir adama, elindeki tarağı göstererek, “içeriye baktığını bilseydim şu tarağı gözüne sokardım.” buyurmuştur. İbn Abbas’ın bildirdiğine göre, Hakem b. Ebu’l-As’ı içeriye bakarken tesbit eden Peygamber Efendimiz, “Ben sağ olduğum müddetçe Medine’de oturmayacaksın!” diyerek Taif’e sürmüştür. Peygamber Efendimiz, “Bir kimse kapısı açık bırakılmış (veya giriş kısmında perde olmayan) bir eve uğrar da (içeri) bakarsa kabahat onda değildir, ev sahibindedir.” sözleriyle, korumanın ev sahibi tarafından yapılması gerektiğine parmak basmıştır. Günümüzde moda haline gelen perdesizlik veya mahremiyeti sağlamayan kısa veya ince perdeler düşündürücüdür.
Ancak mahremiyet sadece dışarıya karşı değildir. Ev içinde de aile fertleri birbirlerine karşı dikkatli olmalı, mümkünse herkese bir oda ayrılmalı ve fertler birbirlerinin odalarına izinsiz girmemelidirler. Anne-baba çocuklarına bu terbiyeyi vermeli ve onları değişik hislere sürükleyebilecek söz, davranış ve kıyafete dikkat etmelidirler. Kur’ân-ı Kerim şu ayetlerle konuyu açıklamaktadır: “Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunan köle ve hizmetçileriniz ile içinizden henüz bülûğa ermemiş çocuklarınız, odanıza girmek için şu üç vakitte sizden izin istesinler:
Sabah namazından önce, öğle vakti istirahat için elbiselerinizi çıkardığınız zaman ve bir de yatsı namazından sonra. İşte bu üç vakit, mahremiyet vakitlerinizdir. Ama bunların dışında izinsiz girmelerinde sizin için de, onlar için de bir mahzur yoktur. Çünkü sizin birbirinizin yanına girip çıkmanız kaçınılmazdır. İşte Allah size âyetlerini böylece açıklar. Gerçekten Allah, alîm ve hakimdir. (Her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

Çocuklarınız büluğa erdiklerinde ise, kendilerinden büyük olanları nasıl izin istiyorlardı ise, odanıza girmek için her vakitte izin istesinler. İşte Allah size âyetlerini böylece açıklar. Çünkü Allah her şeyi bilir, her hükmü yerinde açıklar.” (Nûr, 24/58-59) Bu ifadelerden, İslâm’ın ideal meskeninin, buluğ çağına ermiş her ferde bir oda tahsis etmeye imkân verecek genişlikte bir mesken olduğu da anlaşılmaktadır..