Kutlu doğum hakkında Ayet: “De ki: O Allah’dır, bir tektir. Allah Samed’dir. Doğurmamış ve doğmamıştır. Hiç kimse de O’na denk olmamıştır.”
(İhlas; 1-4)
Kutlu doğum hakkında Hadis: “Mekke’de Abdullah İbn Zübeyr’e hamile kalmıştım. Doğum yaklaşmıştı ki, Mekke’yi terk ettim ve Medine’ye geldim, Küba’ya indim. Abdullah’ı orada dünyaya getirdim. Doğunca, bebeği alıp Resûlullah’a (sav) götürdüm, kucağına bıraktım. Resûlullah (sav) bir hurma istedi, ağzında çiğneyerek ezdikten sonra, çocuğun ağzına bıraktı. Abdullah’ın midesine ilk inen şey Resûlullah’ın (sav) mübarek tükrükleri idi. Sonra (yumuşattığı o) hurma ile çocuğun damağını ovdu, hakkında bereketle dua etti ve Abdullah ismini verdi.”
(Esma bintü Ebûbekir’den)
Kutlu doğum hakkında Hikâye:
Kutlu Doğum
Peygamberimiz 571 yılı Nisan’ın 20’sine rastlayan (Rebiü’l-evvel ayının 12’nci) Pazartesi gecesi tan yeri ağarırken Mekke’de dünyaya geldi. Babası Abdullah onun doğumundan iki ay kadar önce vefat etmiş, bu mutlu güne erişememişti. Dedesi Abdülmüttalip torununa “Muhammed” adını vermişti. “Umarım ki, onu gökte Hak, yerde halk övecektir.” diyerek…
O gece İran’da hükümdar Kisra’nın sarayından 14 sütun yıkılmış, Sava gölü kurumuş, bin yıldan beri yanan Mecûsilerin ateşi sönmüştü. Bu olaylar ilerde İran saltanatının yıkılacağına, Bizans İmparatorluğu’nun çökeceğine ve putperestliğin ortadan kalkacağına işaret idi ve öyle de oldu.