Kusursuz Kul Olmaz
İnsan, yaratıktır.
Yaratılmış olan, tam değildir.
Yaratan’a muhtaçtır. Yani, eksiktir, mükemmel değildir.
Tam olan, eksiksiz bulunan Yaratıcıdır. Güzel sıfat lanndaki sonsuzluk ve sınırsızlık, eserlerinden, yarattıklarından bellidir.
Bugün son derece ilerlemiş olan ilimler bile, birçok yaratığın birçok sırrını çözemiyor, anlayamıyor…
Bir çok ünlü bilgin, ilimde derinleştikçe, acizliğin daha daha çok idrak etmiştir. Mesela, yer çekimin bulan Isaac Newton, şöyle diyor:
Dünyanın beni nasıl gördüğünü bilmiyorum. Fakat ben kendimi, koskoca gerçek okyanusu önümde uzanıp dururken, deniz kıyısında oynayan ve bulduğu çakıl taşları ve midye kabuklarıyla oyalanan bir çocuk gibi görüyorum. ”
Gerçek ilim adamlarının büyük bir bölümü, gücü sonsuz bir Yaratıcı’ya inanmaktadır. İlim arttıkça, Allah’a iman da artmaktadır. Bu gerçeği Kur’an-ı Kerim şöyle haber verir:
“- ALLAHTAN ANCAK ALİM OLANLAR KORKAR.”
Kusursuz Kul Olmaz
Bizim Atalarımız, mükemmel ve kusursuz olanın ancak Allah olduğuna şüphesiz bir imanla inanmışlardır. Allah’ın büyüklüğü, güzelliği, üstünlüğü yanında, kendilerini çok aciz, fakir ve kusurlarla dolu olarak görmüşlerdir. Bu sebeble de tevazu temel vasıfları haline gelmiştir.
Özellikle de Osmanlı medeniyeti, bu müstesna güzelliğin harika örnekleriyle doludur. Mesela, Anadolu’da, dokumacılık yapan işinin uzmanı ustalar, halıya, kilime, el emeği ve göz nuru dökerek, şahane eserler üretirler. Eğer desenler, renkler, biçimler kusursuz olmuşsa, dokuma işi biterken, son anda, bilerek HATALI BİR İLMEK atarlar.
Son anda atılan bu hatalı ilmek, öyle güzel ve yüce bir gerekçeye dayanır ki… Şöyle düşünür o güzel Osmanlı:
“- Mükemmel olan yalnız Allah’tır. Kusursuzluk sadece Allah’a mahsustur. Kusursuz kul olmaz.
Öyleyse, kusursuz görünen bu eserimde, görünen bir kusur olmalı ve ben de böylece haddimi bilmeliyim; kusursuzluğun ancak Allah’a ait olduğunu kendimce göstermeliyim… ”
Allah adına ve kulluk namına ne anlamlı bir tavır değil mi?
EĞER ALLAH KATINDAKİ DEĞERİNİ MERAK EDİYORSAN, O’NA KALBİNDE AYIRDIĞIN YERE BAK!”