Kurban Kesmenin Fazileti Nedir?

By | 24 Haziran 2015

kurban-kesmenin-fazileti-nedirKurban denince ilk aklımıza gelen Kurban Bayramıdır. Bayram demek, sevinç günü, sevinilen gün demektir.
Çocuklarına elbiseler, ayakkabılar, oyuncaklar, incikler, boncuklar alman bir âilede, âile büyükleri, misafirlere “Bayram çocuklara geldi derler.” Bu sözden anlıyoruz ki, çocuklara alman bayram hediyeleriyle çocuklar, neş’e ve sevince boğulmuşlar, sevinç içinde kalmışlardır.
Bayram sözlüğünü bu misâlle anlatabildik sanırım. Bayram sevinç günü demektir.
Müslümanların iki büyük bayramı vardır. Bu bayramlardan biri Ramazan bayramı, biri de Kurban bayramıdır. Bu bayramlar İslâmm bayramıdır. Müslii manların bayramıdır. Bu bayramlar başka bay ramlara benzemez.

Müslümanlık, insanlık dinidir. İnsanların insan olabilenlerin dinidir. İnsan yaradılışına en uygun din İslâm dinidir.
Onun için bizim bayramlarımız; yani, İslâmın bayramları başka bayramlara benzemez. Başkalarının bayramında yalnız zenginler sevinir, zenginler yer içer, onlar giyinir kuşanır, fakirler düşünülmez, akla bile getirilmez.
İslâmm bayramlarında fakirler ön plana alınır. Ramazan bayramında, zengin Müslümanlar ilk iş olarak fitre ve zekatlarını verirler. Fitre ve zekatlarından fazla olarak da Allâh için Allâh adına fakirlere yoksullara sadaka verirler hayır paralan dağıtırlar.
Bu fitre ve zekatlarla, hayır ve sadakalarla fakirlerin, yoksulların ihtiyaçları giderilmiş olur. Bayram sevinci onların evlerine de girmiş olur. Fakirler de, hani kendisine hediye alman çocuklar gibi sevinirler.
İşte bu günlere İslâmm bayramları ve İslâmın sevinç günleri denmesinin inceliklerinden biri de budur.
İslâmm bayramları, sevinci, neş’eyi tüm Müslümanlara getiriyor. İslâmm bayramları başka bayramlara benzemez dedik. Kurban bayramımız da öyledir.
Kurban bayramlarımızda hep yoksullarımız, fakirlerimiz düşünülür. Kesilen kurban etleri ilk önce fakirlere verilir. Buna sadaka-hayır-tasad- duk etmek, hayır yapmak diyoruz. Hayır Allâh adına verilene denir. Fakirlere verilen hayırlar Allâh’a verilmiş gibidir.
Kurban etinin üçe bölünüp taksim edilmesi bu inceliğe dayanır.
Bu incelikten anlaşılır ki, İslâmm bayramları bile tüm insanları kardeş havasıyle birbirlerini sevdirmeyi amaçlamaktadır. Bu yüksek duygu, İslâm bayramlarında esas alınmıştır.
Ramazan bayramında fitresiyle, zekatıyla, Kurban bayramında Kurbanıyla, hayru hasenâtıyla, sadakasıyla, yoksulların kalbi neşelendiriliyor. İşte bayramın ma’nâsı da budur.
Bu incelikleri düşünmeden, Allâh için Kurban küp için kavurma deyip de kesilen kurbanlar, Allâh indinde sevimli, makbûl, kabula yaraşan Kurban değildir. Bu Kurbanların sevgili Peygamberimizin yanında da hiç bir sevimli tarafı yoktur.
Kurban kesmekten gâye ve amaç, ihtiyaç içinde olanları, fakir-fukarayı gözetmektir. Bu yoksul insanlar, hiç olmazsa senede bir kere olsun bir lokma et yüzü görsünler. Onlar da insanlığın neşesine ersinler içindir.
İşte bu yüksek düşünce, bu âlî duygu hep İslâmın düşünce ve duygusudur. İslâm olmayanların ve İslâmî bilmeyenlerin ve İslâmî anlayamıyanların düşündükleri hep nefisleridir.
Kendin için sevdiğini diğer insanlar için de sevmek İslâmın emridir. Herkes kendisi için iyilik ister. Yoksullara bakılıp gözetilmesini ister. Kendisi için bunları isteyebilecek bir akıla sahib olan kimse diğer insanlar için de bunu istemesi gerekir. Akıl böyle emreder. Din de öyle emreder.
Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselâm, “Ehibbe linnası mâ tühibbü linefsik” buyurmuştur.
Ma’ndsı: “Kendin için sevdiğini, kendi şahsın için sevip istediğin arzulayıp beğendiğin şeyi diğer insanlar için de sev iste.” demektir.
İşte insanlık ölçüsü de bu ölçüdür. İnsanlık yolu bu yoldur. Peygamberimizin yolundayım diyen her akıllı Müslüman bu yoldan gitmek mecburiyetindedir.
Çünkü; insan tek başına yaşayamaz insan, toplum cemiyet hayatı yaşamak zorundadır.
Hiç kimseye iyilikte bulunmayan kimseye iyilik eden bulunmaz. Hiç kimsenin gözyaşını silmeyen adamın gözünün yaşını silen bulunmaz.