Kadının Hakları -2

By | 22 Ekim 2014

kadın-haklarıKadın kocasının yakınlarını istemediği takdirde, kocası onu müstakil bir evde oturmak zorundadır. Buna sebep olarak, kocasıyla oynaşmak ve ondan yararlanmak arzusuna, onların bulunmasının engel olacağı gösterilmiştir. Hattâ cinsel ilişkiyi bilmeyecek kadar küçük olan çocuğu dışındakiler için de, aynı sebeple ayrı odalar istemek, kadının hakkıdır.
Kadınm, yolculuk mesafesinde olmayan anne-babasını haftada bir kez ziyaret hakkı vardır, erkek buna engel olamaz.
Erkeğin haklama bir zarar vermedikten sonra, meşru işlerde, meşru çerçevede çalışmak kadının hakkıdır.
Âdet ve lohusalıktan ötürü hamama gitmek istediği takdirde, hamam parasını erkek verir, ancak hamamda avret yerlerinin açılmamasına riayet edilmediği biliniyorsa, kadın hamama gönderilmez.
“Ric’î” (dönülebilir) ya da “bâin” (dönülemez) talakla boşanan karısının her türlü nafakasını, iddeti süresince erkek verir.
Bu söylediklerimiz bütün fıkıh kitaplarında, kadınm erkek üzerindeki hakları anlatılırken açıklananlardan sadece birkaç örnektir. Sonra bunlar birer tavsiye niteliğinde değil, yaptırımı olan kanuni haklardır. Karadeniz’de, Anadolu’da, şurada burada kadınlar çalıştırılıyor ve ancak erkeğin yapabileceği zor işler altında eziliyorlarsa, bunun suçu İslâm’ın değil, İslâm’ı onların hayatından uzaklaştıranların olsa gerektir.Bir seçim söz konusu olduğunda kadının seçme hakkının bulunduğunu çoğu İslâm bilginleri söylemişlerdir. Çünkü onların böyle bir hakkının olmadığına dair hiçbir delil yoktur. Kaldı ki seçme, “bey’at”tan ibarettir. Oysa, Peygamberimiz kadınlardan almıştır.20 Hz. Ömer’den sonra seçilecek halife için, genç kızlar dâhil, herkesten fikir alınmıştır.21
Nihayet kadın öldüğünde kefeni de kocasına aittir.22 Görüldüğü gibi kadın geçim konusunda hiçbir derdi ve endişesi olmayan, yani alabildiğine sosyal güvenliği bulunan bir insandır. Ve i-iilün bunlar bir anlaşmazlık söz konusu olduğunda mahkeme kıııarı ile belirlenecek olan kanuni haklardır. Yoksa İslâm’da karı-koca birbirinden devamlı hak koparmak için çekişip duran  düşman kutup değildirler. Birbirlerini tamamlayan, birbirlerine yardım eden, destek olan, huzur ve moral kaynağı oluşturulan, bir bütünün iki yarım parçasıdırlar. Tıpkı Peygamberimizin işlerine yardım etmesi, Hz. Ali ile eşi Fatıma arasında işbölümü yapması gibi.