Erkeğinde kadının da gözünü haramdan koruması emrolunmuştur. Kadın anne-baba ziyareti yahut hamama gitmek gibi mazeret nedeniyle evden çıkmak zorunda kalırsa süslenmeden, örtüsüne bürünerek ve kocasının izniyle çıkabilir. Dışarı çıktığında ise sağma soluna bakmadan yoluna devam eder. Bunun dışında yaptığı hareketlerden sorumlu tutulur.
Hz. Ali (kvc) şöyle anlatır: “Ben ve Fâtıma, Resûl-i Ekrem’in huzurunda girdik. Onu üzüntülü ve ağlar vaziyette bulduk. Sebebini sorduk. Resûl-i Ekrem (sav):
– “Miraç gecesinde göklerde ümmetimin kadınlarının çeşitli şekilde azab olduklarını gördüm. Onların gördükleri şiddetli azâblarma dayanamayarak ben de ağladım. Onların bir kısmını saçlarından asılı beyinleri kaynarken gördüm. Bir kısmını dillerinden asılı gördüm, boğazlarından katran akıtılıyordu. Bir kısımmı, elleri boynuna ve ayaklan göğüslerine bağlı olarak gördüm, yılan ve akrepler on- lan sokup zehirliyordu. Bir kısmını memelerinden asılı gördüm. Bir kadın gördüm ki, başı dümdüz, gövdesi merkep gövdesi gibi, binbir çeşit azâb ile azab olunuyordu. Köpek suretinde de başka bir kadın gördüm, ateş ağzından giriyor, ardından çıkıyordu. Melekler, ateş tokmakları ile durmadan başına vuruyorlardı. İşte şimdi onları hatırladım ve üzüldüm,” buyurdu. Hz. Fâtıma (r.anh) ayağa kalkarak:
– “Ey sevgili babacığım, acaba bunlar neler yaparlardı ki, bu çeşitli cezalarla karşılaştılar?” diye sordu. Resûl-i Ekrem (sav):
– “Saçlarından asılan, saçlarını erkeklerden gizlemeyen kadındır. Dilinden asılan, kocasına dili ile eziyet eden kadındır. Memesinden asılan, yatakta kocasına eziyet edendir. Ayaklan göğsüne bağlı olup yılan ve akreplerle azâb olan, cünüplük ve hayızlıktan yıkanmayıp namaza ihanet eden kadınlardır. Başı domuz ve gövdesi eşşek gibi olan kadın, söz gezdirip yalan konuşanlardır. Köpek suretinde olup, ateş ağzından girip ardından çıkan, hasûd kadınlardır. Yazıklar olsun kocasına isyân eden kadına.”
Kadın kocasının meşru emirlerini yerine getirip onu hoşnut etmekle sorumludur. Erkekte kadına iyilik etmek, gönül hoşluğu ile yiyecek ve giyeceğini temin etmek, onunla tatlı konuşmak ve bazı hallerine sabretmekle yükümlüdür. Kadın kocasının nikahına girerek emirleri altına girmiş gibi olurlar. Bizzat Resûl-i Ekrem (sav), hanımlarına karşı son derece lütûfkâr idi. Hz. Muhamed (sav): “Herhangi bir erkek karısının âcûzeliğiııe tahammül ederse, Allahu Tealâ, Eyyûb aleyhisselâma verdiği dert karşılığındaki mükâfat gibi mükâfat da ona verir. Herhangi bir kadın da kocasının titizliğine ve sertliğine dayanırsa, ona da Fir’âvn’ın nikâhında bulunan Asiye’ye verdiği mükâfat gibi mükâfat verir” buyurmuştur.