Kaç Yaşında ve Niçin Eğitim-Öğretime Başlamalıyız ?
Bizler, “Beşikten mezara kadar ilim öğrenin” düsturuna mazhar olmuş bir ümmetiz. Yani, ilim öğrenmek bizim için beşikten başlar. Çünkü insan doğumuyla birlikte bir öğrenme sürecine girer. Bu öğrenme süreci ölünceye kadar da devam eder. Bizler eğer, çocuklarımıza iyi birer örnek olur ve iyi yönlendirirsek, onların öğrenmelerine olumlu yönde katkı yapmış oluruz. Fakat iyi örnek olmaz, huzursuz ortamlarda, sevginin olmadığı ve gerginliğin olduğu aile ortamında onları yetiştirirsek toplumda sıkıntılı bireyler oluşturmuş oluruz.
Şu artık kesin olarak kanıtlanmıştır ki insan kişiliği 0-7 yaş arasında oluşmaktadır. Yani bizler çocuğumuzun eğitimi için devletin ön gördüğü 7 yaşını beklediğimizde artık iş işten geçmiş olmaktadır. Çünkü çocuğumuzun temel taşı olan kişiliği artık geri dönülmeyecek bir noktaya ulaşmıştır. Bu nedenle, kişiliğin oluştuğu bu çağlarda asıl görev ve sorumluluklar ailelere, anne ve babalara düşmektedir. Fakat maalesef bizler bu çağlarda çocuklarımızın bir nevi uyku dönemi olduğunu düşünüyor, onlann hiçbir şeyden anlamadıklarını sanarak eğitimlerini ihmal ediyoruz Bu dönemlerde genellikle çocuklarımızın eğitimi sokaklara ve televizyonlardaki Amerikan yapımı çizgi filmlere emanet ediyoruz. Böylece kişiliği oturmamış bireyler yetiştirdiğimizin farkında olmuyor, ileriki yaşlarda onlara verdiğimiz eğitimin tutmadığını gördüğümüzde şaşırıyoruz.
Yaygın olan bir yanlış anlayışa göre Okul öncesi eğitim kurumlan sadece annesi çalışan çocuklann yararlanacağı yerler değildir. Her çocuk, kişiliğinin özgürce gelişimi için okul öncesi eğitim sürecinden mutlaka istifade ettirilmelidir.
Yine başka bir yanlış anlayışa göre Anaokulu sadece ilkokula hazırlık değildir. Bu yanlıştan hareketle birçok aile çocuğunu sadece anasınıfına (5-6 yaş) göndererek okul öncesi eğitim sürecini tamamlayacaklarını düşünmektedir. Halbuki okul öncesi eğitim bireysel farklılıklar göz önünde bulundurularak 2-3 yaşlan itiban ile başlar ve ailenin dışına atılan ilk adım olarak düşünülmelidir. İlk 2-3 yıl içinde çocuk, model olarak aldığı anne ve babasından alabileceğini alır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde belirli bir olgunluğa erişir. Ancak bu gelişim sınırlıdır.
Anaokulunun bir amacı da, öğrenmeye ilgi uyandırmaktır. Anaokulu, çocuğa bilgi aktarmanın yanı sıra, çocuğun içinde var olan yeteneklerin serpilip gelişmesine yardımcı olmaktadır. Çocuk, anaokulunda en iyi oyun ortamını bulur, işbirliğini geliştirir, yaşıtlarıyla iletişim kurar, sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimin büyük bir kısmını tamamlar. Anaokulu çocuğa, kendi hakkını korurken, paylaşmayı ve başkaların özgürlüğüne zarar vermemeyi öğretir. Dünyanın sadece kendi ailesinden ibaret olmadığını fark eden çocuk toplum içinde yaşamanın temel kurallarını öğrenerek alışkanlık haline getirir.
Anaokuluna gönderme gereklerini kısaca sıralayacak olursak;
• Çocukta zeka gelişiminin %70’lik kısmı 7 yaşına kadar tamamlanır ve öğrenme becerisi bu yaşta gelişir.
• Çocuğun grup içine katılması, sağlıklı ilişkiler kurması, kültürel değerlerine sahip çıkması, sosyalleşmesi gibi olgular bu yaşta gelişir.
• Bu dönemdeki sapma ve olumsuzluklar çocuğun bütün yaşamını olumsuz yönde etkiler.
• Farklı kültür ortamlarından ve ailelerden gelen çocuklar ortak bir yetişme ortamına okul öncesi eğitim kurumlarında ulaşır. Çocuk kendine güven duygusunu bu kurumlarda kazanmaya başlar.
• Dilini doğru, yanlışsız ve güzel konuşma özelliğini bu yaşta öğrenir. Toplumu, çevreyi, evreni ve insan davranışlarını tanımaya başlar.
• Nesneleri, eşya ve varlıkları, temel bir takım becerileri, davranışları, olumlulukları ve olumsuzlukları öğrenmeye başlama yaşı 4-6 yaşlan arasındadır.
• Aile içi desteğin tek başına yetmediği, çocuğun kendi yaşıtlarıyla birlikte olabileceği, bedensel ve zihinsel gelişmelerini sağlıklı biçimde sürdürebilecekleri bir ortam olduğu için okul öncesi eğitim zorunlu ve gereklidir.