Kabir Hayatı Nasıldır?

By | 14 Nisan 2015

kabir-hayati-nasildirÖlümden sonraki hayat iki aşamada gerçekleşecektir. Bir diğer ifadeyle insan, ölümden sonra iki âlemden geçecektir. Birincisi dünya gibi sona erecek olan kabir âlemi , diğeri, hiç bir şekilde sona ermeyecek olan âhiret âlemidir. Kabir hayatı, berzah hayatı diye de anılır.

Berzah, kelime itibarıyla, iki şey arasındaki perde, set ve engel demektir. Istılahî olarak ise; ölümden sonra ruhların kıyamete kadar kalacakları âlem, kabir âlemi, dünya ve âhiret arasındaki koridor, bir bekleme salonu mânâlarına kullanılmaktadır. Berzah, dünyayla âhiret arasında bir köprüdür. Nitekim bu ifade Kur’ân’da hem kelime anlamında hem de ıstılah anlamında kullanılmıştır.

Kur’ân’da kabir azabının varlığına işaret eden birçok âyet vardır. Bunlardan Mu’min sûresinde geçen bir âyette şöyle buyrulur:
“… Onlar (Firavun ailesi) sabah-akşam ateşe arz edilirler. Kıyamet koptuğu gün de, (görevli meleklere) ‘Firavun’un adamlarını azabın en ağırına sokun!’ denilir.”
Bu âyette gayet açık bir şekilde Kıyamet kopmadan önceki bir azaptar. söz edilmektedir ki, bu kabir azabından başka bir şey değildir. Firavun ailesinin ateşe arz edildiklerinin bildirilmesinden sonra, arkadan kıyamet koptuğu gün de…’ şeklinde gelen ifade bunu teyit etmektedir.
İnsanın ölümüyle kabir hayatının başlayacağının bildirildiği bir hadis-i şerifte ise şöyle buyrulur: “Kabir (berzah), âhiret duraklarının ilkidir. Orada kurtulana ondan sonrası daha kolaydır. Eğer orada kurtulamazsa ondan sonrası daha zordur.” (Tirmizi, Zühd 5.)

Her insan ister normal bir ölüm sonucunda toprağa verilmiş olsun, ister boğularak denizde kalsın, ister yanarak külü havaya karışsın, mutlaka kabir hayatını yaşayacak ve arkasından diriltilecektir. Bu ara âlemde inkârcılar acı ve sıkıntılı bir hayat, inananlar ise amellerinin durumuna göre mutlu ve sıkıntısız bir hayat geçireceklerdir. Hadislerde, münker ve nekîr adlı iki meleğin insanlara ‘Rabbın kimdir? Peygamberin kimdir? Kitabın hangisidir?’ şeklinde sorular yönelteceği ve alacakları cevaplara göre onlara muamele edeceği, haber verilir.

Kabir azabını kabul etmeyenler, “Organizma hâlindeki canlıya ancak azap edilebilir.” veya “Azabı ancak canlı duyabilir, terkip bozulunca ölü azap duymaz.” tarzında itirazlarda bulunurlar. İnsan, sahip olduğu hayat şeklinin hep bu terkiple (organizmayla) olduğunu görüp durduğu için, hayat için, organizmayı ‘olmazsa olmaz’ sanıyor. Diğer bir ifadeyle, Allah’ın bu terkibe ihtiyaç bırakmayan farklı bir hayat şekli yaratabileceğini düşünemiyor.
Esasında insanın bilgi ve idrak sınırlarını aşan bir hayat boyutunu ifade eden kabir hayatı konusunda yapılması gerekenin en doğrusu, -o hayatın ve oraya ait azabın keyfiyetiyle meşgul olmadan- Allah ve Resûlü’nün verdiği haberleri tasdik edip orası için hazırlıklı olmaktır.