İnsan Yedisinde Ne İse Yetmişinde de Odur

By | 18 Nisan 2015

İİnsan Yedisinde Ne İse Yetmişinde de Odurnsan Yedisinde Ne İse Yetmişinde de Odur

Kişi pek çok özelliğini doğuşuyla birlikte getirir. Bunun ya­nı sıra, yedi yaşına kadar da çevresinden etkilenerek kimi davranışlar kazanır ve bir huy edinir. Edindiği bu huy ihtiyarlaşsa da kolay kolay değişmez.

Bu nedenle çocuk eğitiminin en önemli çağı sanılanın ak­sine ilkokula başladığı yaş değil doğumundan sonraki süreçtir. Bu süreci ihmal etmediğimiz zaman tüm hayatımız boyunca ra­hat ederiz. Yani eskilerin dediği gibi mayasını iyi verdiğimiz zaman çocuğumuzun iyi yetişmesini sağlamış oluruz.

Atalarımız, bu süreci genellikle Kur’an eğitimi vererek ge­çirmişlerdir. Eski dönemlerde eğitim yaşı genellikle dört yaşında başlardı. Bu dönemde yaklaşık iki veya üç yıllık süreç Kur’an eğitim ve ezberi yapılırdı. Böylece çocuğun zekasının ve öğrenme kapasitesinin en güçlü olduğu dönemlerde Allah kelamı­nı öğrenmiş olmaktadır. Fakat günümüz batı eğitim sistemi bu çağı çok uzattığından çocuklarımızın eğitiminde ciddi yaralanmalar yaşanmaktadır. Aynca, yedi yaşındaki çocukların okula başlar başlamaz, sıralara oturmaları ve bir makine gibi ders­lerle doldurulmaları da ne derece sağlıklı olabilir. Halbuki çocuğun bu ilk yılları daha rahat ve kendisini serbestçe ifade edebi­leceği bir ortam olabilirdi.

Günümüzde ailelerin çocuklarıyla bu kadar uzun ilgilen­meleri imkansızdır. Genellikle artık kan koca çalışmakta (!) ve­ya kadınlarımız eski dönemlerde olduğu gibi vaktinin tümünü evde geçirmek istememektedir. Ya da çocuğuna ciddi bir eğitim verecek vasıftan uzaktır. Dolayısıyla çocuk bütün gün televiz­yonun terbiyesine (!) terk edilmiş durumdadır. Erkekler de genellikle dışanda olmakta eve geldiklerinde de çoğunlukla yor­gun ve çocuklarının eğitimiyle ilgilenecek durumda olmamaktadırlar. İşte bu olumsuz koşullarda çocuklarının eğitimini na­sıl takip edebiliriz. Bütün ebeveynlerin aslında belli dönemler­de düşündüğü bir konudur. Hele bugünkü olumsuz koşullarda çocuklarımızı kötülüklerden nasıl koruyabiliriz düşüncesi anne ve babaları meşgul etmektedir.

Olayın bu noktasında imdadımıza SIBYAN OKULLARI ye­tişmektedir. Gerçekten bizim gibi düşünen insanların kurmuş oldukları böyle kurumlan bulup çocuklarımızı teslim etmemiz, çocuklarımızın eğitimi ve yetişmesi anlamda büyük önem taşımaktadır. Her ne kadar çocuklarımızla ilgilenecek zamanımız olsa bile buraya göndermeyi bir eğitim olarak algılamalıyız. Gü­nümüzde birçok aile, çocuklarını bu tür kurumlara göndermeyi gereksiz görmekte ve küçümsemektedir. Halbuki eğitim yukarıda da bahsettiğimiz şekilde beşikten mezara kadar verilen bir süreçtir. Çocuklarımızın gelişimi ve kişiliklerin oluşumunu biz tek başımıza sağlayamıyorsak, sokaklarda da güvenemiyorsak, bizim gibi düşünenlerin kurmuş olduğu ve kendi muhitimizde­ki insanların çocuklarının devam ettiği bu tür kurumlara gön­dermeli ve onları desteklemeliyiz.

Buralarda eğitim uzmanlar nezaretinde verilmektedir. Ayrıca, çocuğumuz diğer çocuklarla bir araya gelerek toplumsallaşmakta ve oyunlar oynayarak kişiliği gelişmektedir. Fakat çocuklarını sıbyan mekteplerine göndermede çocuktan çok an­ne ve babalar dayanamamaktadırlar. Suçluluk kompleksine ka­pılmakta, sanki çocuklarına bakamıyorlarmış psikolojisine gir­mektedirler. Aslında bunun bir eğitim olduğunu düşünmemiz gerekmektedir.

Hayatın bir aşamasında çocuklarımız bizi terk edip okul­lara gideceklerdir. Bunu kabullenmemiz gerekmektedir. Bizim üzülmemiz çocuklara da yansır. Onlar da istenmediklerini dü­şünmeye başlarlar. Halbuki bu mekteplere gitmesinin bir eğitim ve eğlence olduğu çocuğa hissettirilirse onun tepkisi de azalmış olur. Bu hususta tereddüdü olanlara Meryem sûresinin tefsiri­ni okumalannı tavsiye ediyoruz. Hazreti Meryem’i annesinin Allah’a adaması ve adağının kabulü neticesinde, Allah’ımızın Meryem valideyi mescitte meleklerle müjdeleyip, yazın kış, kı­şın yaz meyveleriyle nimetlendirmesi gönüllerde imanı yakinleştirecektir.

…Yeni gelindim. Kayınvalidemle beraber oturuyordum. Kayınvalidemin annesi bize misafir olmuştu. Sabah er­kenden kalkıp koşuşturarak bebeğimle evden çıkışımı bir iki gün seyrettikten sonra

–                      Kızım her sabah evden çıkmadan yorgun düşüyorsun. O halde medreseye gidip hizmet vermeye çalışıyorsun. Bebe­ğin büyüyüp işin azalıncaya kadar hizmete ara versen… diyerek bana çare arıyordu. Ona uzun uzun anlatamaz­dım hizmeti bırakamayacağımı. Sadece şunu söyledim.

–                      Anneanne! Beni anam Hazreti Meryem gibi İslam ’a hiz­met için adamış. Ben adaklığım. Adağını yerine getirmez­sem başıma sıkıntı gelir, diyerek gülümsedim ve onun şaş­kın bakışları arasında kabul olunmuşluğumu niyaz ede­rek medresemin yoluna koyuldum…

Sıbyan mekteplerine ne zaman göndermemiz uygun olur diye düşünebilirsiniz. Uzmanların belirttiği en uygun çağ, kabiliyetine göre olmakla beraber, ana-babanın rızasıyla üç-altı yaş arasıdır, denilebilir. Yani üç yaşından itibaren çocuklarımızı bu tür kurumlara gönderebiliriz. Daha erken bir dönemde ih­tiyaç veya zorunluluk yoksa göndermememiz uygun olur. Çün­kü çocuğun annesinin ilgisine ve sevgisine en ihtiyaç duyduğu zaman 0-3 yaş arasıdır.

Ailenin gereksinimleri ve çocuğun fiziksel, psikolojik özel­likleri göz önüne alınarak uygun dönem belirlenmelidir. 2. yaşla birlikte başlayan anneden ayrılma süreci, tuvalet eğitimi, ken­di gereksinimlerini karşılama ve bunları ifade edebilme becerisi sizin için bir referans teşkil edebilir. Ailenin çocuğun evde ge­çirdiği sürenin verimsiz ve yetersiz olduğunu hissetmesi ya da kendisinin oyun, arkadaş gibi isteklerini dile getirmesi de önem­li bir etkendir.