İmkânı ve Lüzumu Açısından Kur’ân’da Ahiret

By | 14 Nisan 2015

imkani-ve-luzumu-acisindan-kuranda-ahiretÖldükten sonra dirilme ve insanın yapmış olduklarından dolayı hesaba çekilmesi meselesi çok eski zamanlardan beri insan aklını meşgul eden konulardan bir tanesi olmuş ve kabul veya red noktasında düşünceler birbiriyle çarpışıp durmuştur.

İnsanlık tarihi, diriliş ve âhiret hayatı konusuyla ilgili farklı görüş ve tutumlara sahne olmuştur. Aslî fıtratını muhafaza edememiş kimselere bir ölçüde en garip gelen şey, bir peygamberin öldükten sonra yeniden diriltileceğim bildirmesi olmuştur.

İçinde yaşadığı hayat mûcizesi, fıtrat çizgisinden uzaklaşan beşere, bir sonraki hayatın daha kolay ve daha basit olabileceği gerçeğini çoğu zaman ilham etmemiştir. Esasen sürekli her şey ve hâdise bu hakikati haykırmakla birlikte bu tip insanlar kendilerini sefahete, gaflete saldıklarından duymamış veya duymak istememişlerdir. Bunun için de pek çok insan “âhiret” karşısında kendilerini uyaran insanlara karşı sırtlarını dönmüşler neticede -her an biraz daha yaklaşmakta oldukları- kıyametin ve arkasından gelecek olan yeni bir hayatın vukû bulmayacağı vehmine kapılıp inkâr yolunu tutmuşlardır. Kur ân, insanların içine düştüğü bu durumu ifade sadedinde şöyle der:

“Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda şüphe yoktur. Fakat insanların birçoğu buna inanmazlar.” (Mu’min sûresi, 40/59.)