Hz. Peygamber (sav)’ın, Gerektiğinde Hanımından İzin Alması

By | 6 Mayıs 2015

hz-peygamber-savin-gerektiginde-hanimindan-izin-almasi    Başkasının yanında kalmasını gerektirecek bir durum olduğunda, o gün hangi hanımının sırası ise, ondan izin alırdı.
İmam Ahmed ve Buharı, Hz. Aişe (r.anh)’den şunu naklederler:
“Resûlullah (sav), ölümüyle sonuçlanan hastalığında: Yarın sıra kimde? diyerek Hz. Aişe (r.anh)’nin gününü öğrenmek istiyordu. Bunun üzerine hanımları, istediği yerde kalmasına izin verdiler ve vefat edinceye kadar Hz. Aişe (r.anh)’nin odasında kaldı. Hz. Aişe (r.aıılı) şöyle diyordu: Eğer sıra takip edilseydi vefat ettiği gün yine benim sıram idi. Ruhunu teslim ettiğinde başı göğsüme dayalı idi.”
Yukarıdaki ifade Buharî’nin rivayetidir. (Buharı, Kitabu’n-Nikâh)
İmam Ahmed’in Hz. Aişe (r.anh)’den rivayeti ise şöyledir:
“Resûlullah (sav) hastalığı ve ağrısı ağırlaştığında kendisine benim odamda bakılması için hanımlarından izin istedi ve onlar da izin verdiler.”
Bu anlattıklarımız, Peygamber (sav)’in adaletim ortaya koyan vakalardan bazılarıdır. O, gücünün yettiği hususlarda adalete riâyet eder, sonra da Allah (cc)’a şöyle dua ederdi: “Allah’ım, elimden gelen hususlarda taksimim budur. Senin kadir olduğun ve benim yapamadığım hususlarda beni kınama.”
Ayrıca bu kadar kadım nikahında toplamıştı ve bu kadınlar değişik çevre ve aşiretlerden gelmişlerdi, farklı yapı ve karakterlere sahiptiler. Bununla birlikte aralarında âdil davrandı, iyi muamelede bulundu, huzur ve sükûnun hâkim olduğu bir aile oluşturdular. Böylece, her karakterdeki kadına nasıl davranılacağını, adaletin nasıl gerçekleşeceğini ve nasıl davranılması gerektiğini pratik hayatıyla da gözlerimizin önüne sermiş oldu.
Resûlullah (sav), şöyle buyuruyordu:
“Sizin en hayırlınız, ailesine en iyi davranandır; aranızda ailesine en iyi davranan ise benim.” (Tirmizî ve İbn Hibban; Aişe’den.)
Aynı zamanda şuna da dikkat edilmelidir: Eşlerinin çokluğu, Onun peygamberliğinin delillerinden biri olmuştur. Çünkü onda herhangi bir ahlâkî kusur bulunsaydı, eşlerinden bazıları bu sırrını ifşa ederlerdi. Vahiyden herhangi bir şeyi gizlemiş olsaydı, eşlerinin arasında bundan haberdar olanlar olurdu. Ne de olsa kadın idiler ve kadınlardaki kıskançlık, zaman zaman aralarında görülen çekememezlik mutlaka bu hususları ortaya çıkarırdı.
Nitekim Peygamber (sav), Hz. Hafsa (r.anh)’ya artık Mariye ile bir ilişkide bulunmayacağını gizlice söylemiş ve ondan bu sırrını saklamasını istemişti. Ama Hz. Hafsa (r.arılı), sırrını ifşa etmiş, gidip Hz. Aişe (r.anh)’ye bu haberi çıtlatmıştı. Yüce Allah (cc), peygamberine sırrının ifşa edildiğini bildirerek şöyle buyurmaktadır:
“Peygamber, eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü (gizli tutmadı başkasına) haber verdi. Allah da bu davranışını o (peygamberi)ne açıklayınca (peygamber, hanımına) bu (söyledikleri) nin bir kısmım bildirmiş (şunları şunları filana söyledin demiş), bir kısmından da vazgeçmişti. (Peyganı-ber) bunu ona haber verince eşi; ‘Bunu sana kim söyledi?’ dedi. Peygamber, ‘Herşeyi bilen (herşeyden) haberdar olan (Allah) bana söyledi’ dedi.” (Tahrim Sûresi, 66/3)
Sahabe, evlenmekten uzak duran biriyle karşılaştıklarında onu evlenmeye teşvik ediyor, korku ve tereddütlerini gidermek için çalışıyorlardı. Evliliği teşvik ederken de, ümmetin en hayırlısının, Hz. Muhammed (sav) olduğunu; ümmet içerisinde en çok hanımı olanın da o olduğunu; bununla birlikte en başarılı evliliklerin onun tarafından yapıldığını, mutlu bir aile yuvası kurduğunu ve eşleri arasında adil davrandığını söylüyorlardı.
Evliliğe nisbetle kadınlardan uzak durmak ve ruhbanlık daha üstün olsaydı, Peygamber (sav)’in kendisi evlenmezdi. Oysa en çok kadınla evlenen odur.
Bunları söyleyerek -çok evliliğe değil ama- hiç evlenmemiş olanı evlenmeğe teşvik ediyorlardı.
Bu konuda Ahmed, Buharı ve Hakim, Said b. Cübeyr’in şöyle dediğini naklederler:
İbni Abbas bana; Evlendin mi? diye sordu. Hayır, evlenmedim, dedim. Dedi ki; “Evlen, çünkü bu ümmetin en hayırlısı, en çok kadını olan idi.” (Buharî, Kitabu’n-Nikâh)
İbni Hacer (el-Feth, 9/94’te) bu hadisi yorumlarken şöyle demektedir:
Hadisin açıklanmasında; Hz. Muhammed (sav) ümmetinde diğer faziletleri eşit olanlar arasında daha çok evli olan üstündür, denilmiştir. Ama anlaşılan o ki, daha üstündür, derken Peygamber (sav)’i kastediyordu. Çünkü o zaman sahabe hayattaydı ve özel durumlara yani üstünlüklere sahip olanlar vardı. İbni Abbas bu sözüyle; “evliliğin tercih edildiğini, eğer evlenmemek daha üstün olsaydı, öncelikle Peygamber (sav) onu tercih ederdi. Çünkü Allah (cc)’tan en çok korkan o idi ve evliliğin yararlarını da en iyi bilen oydu” demek istiyor.
İbni Hacer, sonra şöyle devam ediyor: Resûlullah’m (sav) çok kadınla evlenmesinin hikmetine dair âlimlerin söylediklerini maddeler halinde toplamak mümkündür:
1- Resûlullah (sav)’m gizli hallerine muttali olanların çoğalması, böylece müşriklerin sihirbazdır ve benzeri iddialarının tutarsız olduğunun ortaya çıkması.
2- Akrabalığıyla Arap kabilelerinin şereflenmesi.
3- Bu yolla bu kabilelerin birbirlerine yakınlaşmaları.
4- Resulullah (sav)’m sorumluluğunun arttırılması. Çünkü onlardan sevdikleriyle meşgul olup tebliği aksatmaması istenmiştir.
5- Hanımları sebebiyle aşiretinin çoğalması. Böylece ona savaşanlara karşı yardımcıları çoğalmıştır.
6- Erkeklerin muttali olamadığı konulardaki şer’i hükümlerin nakledilip başkalarına aktarılması. Çünkü erkekle kadın arasında vuku bulan şeylerin pek
çoğu gizli tutulur.
7- Resûlullah (sav)’ın batmî ahlâkının güzelliklerine de muttali olunması. Nitekim Resûlullah (sav) Ümmü Ilabibe (r.anh) ile evlendiğinde babası Resûlullah (sav)’ın düşmanlarından idi. Yine babasının, amcasının ve kocasının öldürülmesinden sonra Safîyye ile evlenmiştir. Eğer çok mükemmel bir ahlâka sahip olmasaydı bu hanımları ondan nefret ederlerdi. Oysa Resûlullah (sav)’ı akrabalarından daha çok sevmişlerdir.
8- Resûlullah (sav)’ın olağanüstü olmasının anlaşılması. Çünkü çoğu zaman kendisini doyuracak bir yiyecek bulamıyordu. Bulduğunda da onu dağıtırdı. Çokça oruç tutardı. Bununla birlikte bir gecede bütün hanımlarıyla beraber olurdu. Bu; bedenî kuvvet gerektiren bir husustur ve bedeni kuvvetlendirecek gıdalara ihtiyaç gösterir. Oysa o bu tür gıdalara sahip değildi.
9- Araplar, çok kadınla evlenmeyi över, bunu erkekliğin mükemmelliğinin delili sayarlardı. Bununla birlikte Resûlullah (sav)’ın hanımlarının çokluğu, Rabbine ibadetten onu alıkoymamış, ibadetini arttırmıştır. Ayrıca onların da haklarına tam olarak riâyet etmiştir.
Evlendiği kadınların iffetlerini koruması ve haklarını yerine getirmesi. (Ibııi Hacer’in saydıkları bunlardır.)