Hz. Muhammed (S.A.V.)’in Hastalığı ile İlgili Dördüncü Olay

By | 18 Mart 2015

hz-muhammed-s-a-v-in-hastaligi-ile-ilgili-dorduncu-olay    Abbas oğlu Hadl’dan (Allah ondan razı olsun) der ki:
— Hazret-i Resulullah (S.A.V.)’in hastalığının şiddetli zamanında elimi tutup evinden dışarı çıktı. Mescide gelerek minberde oturdu. Bilâl Habeşî’ye şu buyruğu verdi:
— Yâ Bilâl! Halka nida kıl ki benim son vasiyetimi dinlesinler. Burada hazır olsunlar.
Bilâl da emredileni yaptı. Medine halkı bunu işitince alışveriş yerlerini kapadılar. Evlerini bıraktılar. Erkek, kadın Mescide geldiler. Mescid o kadar dolmuştu ki bir kişiye bile oturacak yer yoktu. Resulullah (S.A.V.) onlara şöyle buyurdu:
— Ardınızda olana yer verin!
Bu sözden ve Allah’a hamd ü senalardan sonra dedi ki:
— Ey nâs! Ey halk topluluğu! Siz bilmiş olun ki benim sizin aranızdan gitmem yakınlaştı. Her kimin bende hakkı varsa ya kısas yönünden, ya sual yönünden, ya ırz, nâmûs cihetinden, her neden olursa olsun benden o hakkı dilesin. Ben buna incinmem. Benim yanımda sevgili o kişidir ki benden hakkını isteyendir. Ben de en sonunda Hazret-i Allah’ın yakınına ve rahmet denizine tertemiz varmamı dilerim. Sanırım ki bunu bir kez söylememi yeterli görmezsiniz. Size yine tekrar ederim.
Sonra minberden indi. Öğle namazını eda etti. Daha sonra yine minbere çıktı. Önceki sözünü yeniden söyledi. Cemaattan bir kişi ayağa kalktı.
— Yâ Allah’ın Resulü! dedi. Benim sizde üç dirhem hakkım vardır!
Hazret-i Muhammed (S.A.V.) de ona şu cevabı verdi:
— Ben seni yalan söyleyici olarak bilmiyorum! Söylediğin şeye yemin vermem. Ama bu ne yolda olmuştu? Bana söyle!
O kişi de:
— Yâ Resûlâllah! dedi. Bir gündü. Bir dilenci geldi. Hazretinden bir şey istedi. Siz bana:
— Buna üç dirhem veriniz? diye emir buyurdunuz! Ben de verdim.
Hazret-i Peygamber de bana:
— Yâ Hadi! Bu kişiye üç dirhem alacağını ver! dedi. Ben de verdim. Sonra şöyle buyurdu:
— Her kimin hakkı varsa dilesin! Dünyada utanç ahirette ki utanmaktan daha kolaydır!..
Sonra yine bir kişi daha kalktı.
— Ey Allah’ın Resulü! dedi. Bu ganimetten üç dirhem akçeye hıyanet ettim. BorcumduL
Resulullah (S.A.V.) de:
— Niçin hiyanet ettin? diye sordu. O kişi de:
— Çok ihtiyacım vardı! diye cevap verdi. Resulullah (S.A.V.) bana:
— Yâ Hadi, ondan o üç dirhemi al! dedi.
Ben de aldım. Sonra da:
— Her kimin kötü bir sıfatı varsa ya da bir şeyi, mekruh da olsa, söylesin! Ona dua edeyim! diye buyurdu. Bir kişi kalktı:
— Ben yalancıyım! Hem de çok uyku uyuyucuyum! diye itirafta bulundu. Ona da el kaldırıp dua etti:
— Yarabbi! Bu kişiye doğruluk nasip et. Her ne vakit dilerse uykusundan uyansın! dedi.
Yine bir kişi ayağa kalktı.
— Yâ Resûlâllah dedi. Ben yalan söylerim ve nifakta bulunurum. Hiç bir kötülük yoktur ki, ben o fenalığı etmemiş olayım!.. Bu sırada Hazret-i Ömer (Allah ondan razı olsun):
— Ey kişi! dedi. Kendini rezil, rüsvay ettin!.. Peygamber (S.A.V.) de şöyle buyurdu:
— Dünya kötülüğü âhiret kötülüğünden daha kolaydır.
Sonra gökyüzüne el kaldırdı.
— Yâ İlâhi, dedi, o kişiye doğruluk ve iman ver. Onun kalbini kötü şeylerden iyiliklere eğilt.
Sonra da Hazret-i Ömer bir söz söyledi. Resulullah (S.A.V.) bu sözle gülümseyip dedi ki:
— Ben Ömer’le birlikteyim. Ömer de benimledir. Ve hak, her nerede olursa olsun Ömer’ledir.