Hz. İsmal’in Doğuşu

By | 23 Şubat 2015

hz-ismalin-dogusu   Yüce Allah onun duasını kabul etti ve ona nur topu gibi bir erkek evlâd bahşetti.
Sârâ da büyük bir sevinç içinde Hâcer’in lohusa çadırına koştu. İşte karşısında nur topu gibi bir erkek çocuk:

— Viyak… Viyak! bağırarak duruyordu. Hâcer, onu bir oğlak derisine sarmıştı. Hâcer:
— Anne, oğul birkaç saat sonra kendimize gelince yine gel, oğlumu babasına göstermek üzere al! dedi.
Hâcer, oğluna sütle dolan memelerini uzattı, ilk sütten ona tattırdı. Kendisi de ayağa kalkabilecek duruma gelmişti. Yüce Allah ona hiç lohusalık sancıları vermemiş, hemen ayağa kaldırmıştı.
Oğlunu yer yatağından kucağına aldı. Bu sırada Sârâ yeniden çadıra gelmişti. Hâcer, oğlunu Sârâ’ya uzatarak:
— Al, babasına götür! dedi.
Sârâ, kıskançlık duyguları içinde olsa bile, bir evlâtlığa kavuşmanın sevinciyle çocuğu kucakladı. Hâcerin yanından çıktı. Doğru kocası Hazret-i İbrahim’in yanma koştu. Ona:
— Oğlunu al, kucakla! dedi.
Hazret-i İbrahim 86 ıncı yaşına gelmişti. Bu ihtiyar çağında bir erkek evlâda kavuşmak sevinciyle kollarını uzattı. Hâcer’den doğan oğlunu kucakladı. Kokladı, öptü:
— Ey Yüce Allah’ım! Sana hamd ve senalar olsun. Beni bir erkek evlâda kavuşturdun! dedi.
Sonra çocuğunu severek:
— Bunun adı İsmail olsun! dedi ve çocuğunun adını, tıpkı çölde, pınar başında Allah’ın meleğinin söylediği ad ile adlandırdı.
Hâcer, evlâdına babası tarafından İsmail adının konulduğunu duyunca:
— Bunda Allah’ın büyük bir hikmeti var. Aylarca önce bu adı bana, yolcu kılığında görünen Melek müjdelemişti zaten! dedi.
Sevindi, ruhu şâd oldu.
Küçük İsmail de süt emip büyümeye başladı.
Bir haftalık oldu.
Bir aylık oldu…
Bir yıllık oldu…
Birkaç yaş birbirini kovaladı.
Baba Hz. İbrahim de ana Hacer de mutlu ve kutlu idiler.